Kur’an’ın üçüncü orjinali üzerine: Osman döneminde mushaflaştırılan Kur’an’ın orjinalinin bulunmayışı çok tuhaftır. Osman döneminden kalan orjinal bir Kur’an mushafı yoktur, ama Osman’ın dönemindeki kur’an’ın kopyaları -ki en iyimser rakamla 8.yy’a ait bir kopya vardır elimizde (1)- kendi zamanından 575 Kur’anı Kerim’in özelliklerini sayar mısınız? a) Kur’anı Kerim Peygamberimize indiği gibi hiç bir değişikliğe uğramadan bize kadar gelmiştir. Kıyamete kadarda bozulmadan kalacaktır. b) Kuran toplu olarak değil, zaman ve hadiselere göre ayetler ve sureler halinde inmiştir. c) Kur’an son ilahi kitaptır. Enam suresi 84. ayette neden İshak (as) İsmail (as)'den önce zikredilmiştir? Kur'an-ı Kerim'de geçen Peygamberlerin isimleri neden kronolojik sırasına göre anlatılmamıştır? Tevbe suresi 117. ayette ifade edilen - Peygamber, ensar ve muhacirin tevbesi - hakkında bilgi verir misiniz? Nereye dönerseniz Allah'ın yüzü işte oradadır. kuranikerİm esmaÜl hÜsnalar geÇen tÜm ayetİ kerİmeler sirali kurani kerİm mealİ resİmlİ,seslİ,altyazili İslam İlmİhalİ seslİ ve gÖrÜntÜlÜ e-kİtap vİdeo yÜce allahimizin esmaÜl hÜsnalari hakkinda bİlgİler 2(yenİ yazilar eklenmektedİr.) allah ala'dir. allah alİ'dİr. allah barru’dÜr . allah cemİl'dİr 1-FATİHA SURESİ HAK DİNİ KURAN DİLİ TEFSİRİ. 09 Haziran 2014. 214 2 saatte okunur. Rahmân ve Rahîm Allah’ın adıyla. 1- Mushaf-ı şeriflerde iki türlü besmele vardır. Birisi sûre başlarında yazılan ve sûreden bağımsız olan besmele, diğeri Neml Sûresinin (Neml, 27/30) âyetindeki besmeledir. zengindindar kardeşim sen şöyle 15-20 kuranı kerim mealinden yasin süresini bir oku. orada seni aynen tasvir eden bir Allah var. Ama senin inandığın ve benim de inandığım o Allah diyor ki, cümle malı mülkü ben ol dedim yarattım seni bekçi kıldım sana fazla geleni dağıtmakla seni mükellef kıldım diyor. 1Nwd. Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir. İçinde bazı ayetler mevcut , yardımcı olabilir. DUALARI Kuran'da, yıllar boyunca, örnek bir kararlılıkla kavmini tevhid dinine çağıran Hz. Nuh'un sabrından övgü ile bahsedilir. Hz. Nuh kendisine ve yanındaki müminlere düşmanlık gösteren kavmine karşı kararlılıkla mücadele etmiştir. Hz. Nuh'un içinde bulunduğu her türlü durumda Allah'a yönelmesi, O'nun yardımını umarak samimiyetle dua etmesi ise müminler için büyük bir örnektir. Hz. Nuh içinde bulunduğu durumu Allah'a söylemişve şöyle dua etmiştir Sonunda Rabbine dua etti "Gerçekten ben, yenik düşmüşdurumdayım. Artık Sen bu kafir toplumdan intikam al." Kamer Suresi, 10 Başka bir surede Hz. Nuh'un Allah'a duası şu şekilde haber verilir Nuh "Rabbim, yeryüzünde kafirlerden yurt edinen hiç kimseyi bırakma." dedi. "Çünkü Sen onları bırakacak olursan, Senin kullarını şaşırtıp-saptırırlar ve onlar, kötülükte sınırı aşan facir'den kafirden başkasını doğurmazlar. Rabbim, beni, annemi, babamı, mü'min olarak evime gireni, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla. Zalimlere yıkımdan başkasını arttırma." Nuh Suresi, 26-28 Allah, Hz. Nuh'un bu duasını kabul etmişve ileride kopacak olan Tufan'a hazırlık yapmasını emretmiştir. Hz. Nuh yakında herhangi bir deniz veya göl olmamasına rağmen Allah'ın emri üzerine büyük bir gemi yapmaya başlamıştır. Geminin yapımı sırasında kavmi ise kendisi ile alay etmeye devam etmiştir. Bu olay Kuran'da şöyle haber verilir Gemiyi yapıyordu. Kavminin ileri gelenleri kendisine her uğradığında O'nunla alay ediyordu. O "Eğer bizimle alay ederseniz, alay ettiğiniz gibi biz de sizlerle alay edeceğiz" dedi. Hud Suresi, 38 Ancak Hz. Nuh kavminin tüm baskısına rağmen, Allah'ın emri gereği gemiyi hazırlamaktadır. Ve sonunda Allah'ın vaadi gelir ve tufan patlak verir Biz de 'bardaktan boşanırcasına akan' bir su ile göğün kapılarını açtık. Yeri de 'coşkun kaynaklar' halinde fışkırttık. Derken su, takdir edilmişbir işe karşı hükmümüzü gerçekleştirmek üzere birleşti. Ve onu da tahtalar ve çivilerle inşa edilmişgemi üzerinde taşıdık. Kamer Suresi, 11-13 Tufan sırasında boğulanlardan birisi de Hz. Nuh’un oğludur. Hz. Nuh tufandan önce oğlunu gemiye çağırır ancak oğlu babasının bu çağrısını kabul etmez. Hud Suresi, 43 Kuran’da Hz. Nuh’un, oğlunun ölümü üzerine Allah’a şu şekilde seslendiği haber verilmektedir Nuh Rabbine seslendi Dedi ki “Rabbim, şüphesiz benim oğlum ailemdendir ve Senin va’din de doğrusu haktır. Sen hakimler hakimisin.” Dedi ki “Ey Nuh, kesinlikle o senin ailenden değildir. Çünkü o, salih olmayan bir işyapmıştır. Öyleyse hakkında bilgin olmayan şeyi benden isteme. Gerçekten ben, cahillerden olmayasın diye sana öğüt veriyorum.” Hud Suresi, 45-46 Hz. Nuh kavminin helak edilmesi için dua ederken “mümin olarak evine girenlerin” korunmasını istemiştir. Oysa Nuh’un oğlu iman etmemiştir. Kuran’da Hz. Nuh’un Allah’a kendisini affetmesi için şöyle dua ettiği bildirilir Dedi ki "Rabbim, bilgim olmayan şeyi Senden istemekten Sana sığınırım. Ve eğer beni bağışlamaz ve beni esirgemezsen, hüsrana uğrayanlardan olurum." Hud Suresi, 47 DUALARI Günümüzde milyonlarca insanın hac görevini yerine getirmek için ziyaret ettiği Kabe'yi inşa eden Hz. İbrahim, Kuran'da, "tek başına bir ümmet" olarak tanıtılmaktadır. O ve oğlu Hz. İsmail, bundan binlerce yıl önce, Allah'ın vahyi doğrultusunda insanların toplanacakları ve O'nu zikredecekleri, yılın belirli zamanlarında oraya hacca gelecekleri bir ev inşa etmişlerdir. Bu evin Kuran'daki adı Kabe'dir. İkisi bunu bir ibadet olarak yapmış, ve sonrasında şöyle dua etmişlerdir İbrahim, İsmail'le birlikte Evin Ka'be'nin sütunlarını yükselttiğinde ikisi şöyle dua etmişti "Rabbimiz bizden bunu kabul et. Şüphesiz, Sen işiten ve bilensin". Bakara Suresi, 127 Kabe'nin inşa edildiği yer zamanla gelişecek ve bugün Mekke olarak isimlendirdiğimiz şehir halini alacaktır. Hz. İbrahim burası için Allah'a şöyle dua etmiştir Hani İbrahim "Rabbim, bu şehri bir güvenlik yeri kıl ve halkından Allah'a ve ahiret gününe inananları ürünlerle rızıklandır" demişti de Allah "Sadece inananları değil inkâr edeni de az bir süre yararlandırır, sonra onu ateşin azabına uğratırım; ne kötü bir dönüştür o"demişti. Bakara Suresi, 126 Hz. İbrahim ve oğlu İsmail dualarında sadece kendi yaşadıkları dönem için değil, kendilerinden sonra gelecek olan kuşaklar için de bazı isteklerde bulunmuşlardır Rabbimiz, ikimizi Sana teslim olmuşMüslümanlar kıl ve soyumuzdan Sana teslim olmuşMüslüman bir ümmet ver. Bize ibadet yöntemlerini yer veya ilkelerini göster ve tevbemizi kabul et. Şüphesiz, Sen tevbeleri kabul eden ve esirgeyensin. Rabbimiz, içlerinden onlara bir elçi gönder, onlara ayetlerini okusun, kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları arındırsın. Şüphesiz, Sen güçlü ve üstün olansın, hüküm ve hikmet sahibisin. Bakara Suresi, 128-129 Hz. İbrahim'in bir başka duasında, Allah'a yakınlaşma yolları aradığı şöyle haber verilmektedir Hani İbrahim "Rabbim, bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster" demişti. Allah ona "İnanmıyor musun?" deyince, "Hayır inandım, ancak kalbimin tatmin olması için" dedi. "Öyleyse, dört kuştut. Onları kendine alıştır, sonra onları parçalayıp her bir parçasını bir dağın üzerine bırak, sonra da onları çağır. Sana koşarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir." Bakara Suresi, 260 Ayetten de açıkça anlaşıldığı gibi İbrahim Peygamberin Allah'tan ölüleri nasıl dirilttiğini göstermesini istemesi, inancındaki bir zayıflıktan dolayı değildi. Aksine iman etmişti, ama iman ettiği gerçeği tam anlamıyla kavramak istiyordu. O, son derece samimi ve içten bir biçimde Allah'ın bir mucizesine tanık olmayı istemiş, Allah bu samimi duaya icabet etmişti. Hz. İbrahim'in babası bir putperestti. O, babasına dini tebliğ etmişancak babası iman etmeyi kabul etmemişti. İbrahim Peygamber ise babası için Allah'tan bağışlanma dilemişti İbrahim "Selam üzerine olsun, senin için Rabbimden bağışlanma dileyeceğim, çünkü, O, bana pek lütufkardır" dedi. Sizden ve Allah'tan başka taptıklarınızdan kopup-ayrılıyorum ve Rabbime dua ediyorum. Umulur ki, Rabbime dua etmekle mutsuz olmayacağım." Meryem Suresi, 47-48 Hz. İbrahim'in, babası bir mümin olmadığı halde onun için Allah'a dua etmesinin gerçek nedeni de Kuran ayetlerinde şöyle haber verilmektedir Kendilerine onların gerçekten çılgın ateşin arkadaşları oldukları açıklandıktan sonra -yakınları dahi olsa- müşrikler için bağışlanma dilemeleri Peygambere ve iman edenlere yaraşmaz. İbrahim'in babası için bağışlanma dilemesi, yalnızca ona verdiği bir söz dolayısıyla idi. Kendisine, onun gerçekten Allah'a düşman olduğu açıklanınca ondan uzaklaştı. Doğrusu İbrahim, çok duygulu, yumuşak huyluydu. Tevbe Suresi, 113-114 Bugün milyonlarca insanın ziyaret ettiği Mescid-i Haram'a yani Kabe'ye ilk yerleşen Hz. İbrahim, duasının devamında oğulları İsmail, İshak ve tüm müminler için şu isteklerde bulunmuştu Rabbimiz, gerçekten ben, çocuklarımdan bir kısmını Beyt-i Haram yanında ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim; Rabbimiz, dosdoğru namazı kılsınlar diye öyle yaptım, böylelikle Sen, insanların bir kısmının kalblerini onlara ilgi duyar kıl ve onları birtakım ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler. Rabbimiz, şüphesiz Sen, bizim saklı tuttuklarımızı da, açığa vurduklarımızı da bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz. Hamd, Allah'a aittir ki, O, bana ihtiyarlığa rağmen İsmail'i ve İshak'ı armağan etti. Şüphesiz Rabbim, gerçekten duayı işitendir. Rabbim, beni namazında sürekli kıl, soyumdan olanları da. Rabbimiz, duamı kabul buyur. Rabbimiz, hesabın yapılacağı gün, beni, anne-babamı ve mü'minleri bağışla. İbrahim Suresi, 37-41 Görüldüğü gibi Hz. İbrahim duasında hem Allah'ın sıfatlarını saymakta, hem de O'na şükretmektedir. O'ndan istediği şeyler de, kendisini O'na yakınlaştıracak, ahirette bağışlanmasına vesile olacak isteklerdir. DUALARI Kuran'da "hüküm ve ilim" verilen peygamber olarak bahsedilen Hz. Lut, Nuh Peygamber gibi kavmine uzun yıllar boyunca hak dini tebliğ etmiştir. Ancak Allah'ın sınırlarını çiğneyerek eşcinsel ilişkilerde bulunan kavminin Hz. Lut'a cevabı hep olumsuz olmuştur Hani Lut da kavmine şöyle demişti "Sizden önce alemlerden hiç kimsenin yapmadığı hayasız-çirkinliği mi yapıyorsunuz? Gerçekten siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Doğrusu siz, ölçüyü aşan azgın bir kavimsiniz. Kavminin cevabı "Yurdunuzdan sürüp çıkarın bunları, çünkü bunlar çokça temizlenen insanlarmış!" demekten başka olmadı. A'raf Suresi, 80-82 Lut Kavmi, Allah'ın elçisini tanımamakla kalmayıp, ona karşı açıkça meydan okumuştu. Hz. Lut ise kavmini uzun bir zaman tevhid dinine çağırdı, herhangi bir olumlu cevap alamayınca Allah'a şöyle dua etti Dedi ki "Rabbim, fesat çıkaran bu kavme karşı bana yardım et." Ankebut Suresi, 30 Hz. Lut'un duasını Allah kabul etti ve Allah'ın elçisine başkaldıran Lut Kavmi helak oldu Şüphesiz Biz, fasıklık yapmalarından dolayı, bu ülke halkının üstüne gökten iğrenç bir azab indireceğiz. Andolsun, Biz akledebilecek bir kavim için orada apaçık bir ayet bırakmışızdır. Ankebut Suresi, 34-35 Bu örnekte gördüğümüz gibi dua, sadece insanların iyiliği, dünya ve ahiret saadeti için olmayabilir. Allah'ın sınırlarını çiğneyen, müminlere zulmeden toplulukların helakı için birçok peygamber dua etmiştir. Hz. Lut'un duası da buna bir örnektir. HZ. EYÜP'ÜN DUALARI Kuran'da dört yerde Hz. Eyüp'ten bahsedilir ve onun sabrı müminlere örnek olarak gösterilir. Allah'tan vahiy alan seçilmişbir kul olan Hz. Eyüp Nisa Suresi, 163, ciddi bir hastalığa yakalanarak sıkıntı çekmiştir. Ancak içinde bulunduğu her türlü ağır şartta daima sabrı ve Allah'a olan güveni ile öne çıkmıştır. Allah onun bu vasfını tüm müminlere örnek olarak gösterir ... Gerçekten, Biz onu sabredici bulduk. O, ne güzel kuldu. Çünkü o, daima Allah'a yönelip-dönen biriydi. Sa'd Suresi, 44 Hz. Eyüp yakalandığı hastalığın yanısıra bir de şeytanın olumsuz telkini ile karşı karşıya kalmıştı. Ancak Hz. Eyüp bu sıkıntısını samimi olarak Allah'a açmışve O'ndan yardım dileyerek dua etmiştir Kulumuz Eyyub'u da hatırla. Hani o "Herhalde şeytan, bana kahredici bir acı ve azab dokundurdu" diye Rabbine seslenmişti. Sad Suresi, 41 Bir başka ayette, Hz. Eyüp'ün içli duasından şöyle söz edilir Eyüp de; hani o Rabbine çağrıda bulunmuştu "Şüphesiz bu dert ve hastalık beni sarıverdi. Sen merhametlilerin en merhametli olanısın." Enbiya Suresi, 83 Allah elbette bu salih kulunun duasına icabet etmiştir. Allah'ın Hz. Eyüb'e verdiği cevap ayetlerde şöyle aktarılır Böylece onun duasına icabet ettik. Kendisinden o derdi giderdik; ona Katımızdan bir rahmet ve ibadet edenler için bir zikir olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir katını daha verdik. Enbiya Suresi, 84 Allah insanları çok farklı şekillerde imtihan etmektedir. Allah'ın salih kullarından biri olan Hz. Eyüp de şiddetli bir sıkıntı ile denenmiştir. Benzer sıkıntılar, yine dünyadaki imtihan ortamı içinde başka müminlerin başına da gelebilir. Dolayısıyla bu tür bir durumda kalan bir mümin, Hz. Eyüp örneğinde olduğu gibi, imtihanın şekli ve süresi ne olursa olsun Allah'ın insana taşıyamayacağı yükü yüklemeyeceğinin bilincinde olmalıdır. HZ. YUSUF'UN DUALARI Hz. Yusuf kıssası, dua konusunda müminler için güzel örneklerle doludur. Hz. Yusuf, karşılaştığı her türlü sıkıntıya karşı tevekküllü ve teslimiyetli davranmasıyla, Allah'a olan sadakatiyle, sağlam bir imanın tüm alametlerini göstermiştir. Hz. Yusuf'a ve babası Hz. Yakup'a isabet eden sıkıntılar, küçük yaştaki Hz. Yusuf'un kıskanç kardeşleri tarafından kuyuya atılıp bir kurt tarafından yenmişgibi gösterilmesiyle başlar. Ancak Hz. Yakup, çok sevdiği oğlunun başına gelen bu olay karşısında Allah'a olan teslimiyetini korur Ve üzerine yalandan kan sürülmüş ola gömleğini getirdiler. "Hayır" dedi. Nefsiniz, sizi yanıltıp böyle bir işe sürüklemiş. Bundan sonra bana düşen güzel bir sabırdır. Sizin bu düzüp-uydurduklarınıza karşı yardım istenecek olan Allah'tır." Yusuf Suresi, 18 Ayetten de anlaşılacağı gibi oğlunun kanlı gömleği ile karşılaşan Hz. Yakup, gerçek bir mümin tavrı göstererek yapacağı en doğru davranışın "sabır, tevekkül ve dua" olacağını söyler. Nitekim kuyuya atılarak ölüme terk edilen Hz. Yusuf, bir mucize eseri yoldan geçen bir kervan tarafından bulunur. Onu bulan kafile, onu para karşılığında satmaya karar verir ve yanlarına alır. Bunun ardından köle olarak önde gelen bir Mısırlıya satılan Hz. Yusuf'a, ergenlik çağına geldiğinde Allah "ilim ve hikmet" Yusuf Suresi, 22 verir. O'nu satın alan Mısırlının karısı, ayette bildirildiğine göre ondan murad almak ister. Bunu kabul etmeyen Hz. Yusuf'u hapse attırmakla tehdit eder. Bunun üzerine Hz. Yusuf şöyle dua eder Yusuf Dedi ki"Rabbim, zindan, bunların beni kendisine çağırdıkları şeyden bana daha sevimlidir. Kurdukları düzeni benden uzaklaştırmazsan, onlara korkarım eğilim gösterir, böylece cahillerden olurum. Yusuf Suresi, 33 Ayette görüldüğü gibi Hz. Yusuf, duasında içinde bulunduğu durumu samimi olarak itiraf etmiştir. Bunun ardından hapse atılan Hz. Yusuf, zindanda yanındakilere tebliğe başlar “Ey zindan arkadaşlarım, birbirinden ayrı bir sürü Rabler mi daha hayırlıdır, yoksa kahhar kahredici olan bir tek Allah mı? Sizin Allah’tan başka taptıklarınız, Allah’ın kendileri hakkında hiçbir delil indirmediği, sizin ve atalarınızın ad olarak adlandırdıklarınızdan başkası değildir. Hüküm, yalnızca Allah’ındır. O, Kendisi’nden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru olan din işte budur, ancak insanların çoğu bilmezler.” Yusuf Suresi, 39-40 Yıllar boyu orada kaldıktan sonra, Mısırlı'nın karısının da Hz. Yusuf'un masum olduğunu söylemesi üzerine Hz. Yusuf zindandan çıkarılır. Yusuf Suresi, 51-54 Tüm bu sıkıntıların ardından Hz. Yusuf'un duası kabul edilir ve kuyuya atılma ile başlayan olaylar, ülkenin iktidarında söz sahibi olmasıyla devam eder İşte böylece Biz yeryüzünde Yusuf'a güç ve imkan iktidar verdik. Öyle ki, orada Mısır'da dilediği yerde konakladı... Yusuf Suresi, 56 Böylece iktidar sahibi olan Hz. Yusuf, kendisini zindandan çıkararak hazinenin başına geçiren Allah'a şükreder ve dünyada Müslüman olarak ölmek ve ahirette de salihlerle birlikte olmak için dua eder Rabbim, Sen bana mülkten bir pay ve onu yönetme imkanını verdin, sözlerin yorumundan bir bilgi öğrettin. Göklerin ve yerin Yaratıcısı, dünyada ve ahirette benim velim Sensin. Müslüman olarak benim hayatıma son ver ve beni salihlerin arasına kat. Yusuf Suresi, 101 HZ. ŞUAYB'IN DUALARI Medyen ve Eyke halkına peygamber olarak gönderilen Hz. Şuayb, Allah'ın sınırlarını çiğneyen kavmini imana davet etmişti. Araf Suresi, 85 Medyen halkının Hz. Şuayb'a cevabı Nuh ve Lut kavimlerinin cevaplarından farklı olmadı. Hz. Şuayb'ın söylediklerini kabul etmeyen kavim, onu ve diğer müminleri yaşadıkları topraklardan sürgün etmekle tehdit etti Kavminin önde gelenlerinden büyüklük taslayanlar müstekbirler dediler ki "Ey Şuayb, seni ve seninle birlikte iman edenleri ya ülkemizden sürüp-çıkaracağız veya mutlaka bizim dinimize geri döneceksiniz..." Araf Suresi, 88 Hz. Şuayb ise, Medyen halkının duyarsızlığı ve tehditkar tavrı üzerine Allah'a tevekkül ederek O'na dua etti Allah bizi ondan kurtardıktan sonra, bizim tekrar sizin dininize dönmemiz Allah'a karşı yalan yere iftira düzmemiz olur. Rabbimiz olan Allah'ın dilemesi dışında, ona geri dönmemiz bizim için olacak işdeğildir. Rabbimiz, ilim bakımından herşeyi kuşatmıştır. Biz Allah'a tevekkül ettik. 'Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında 'Sen hak ile hüküm ver,' Sen 'hüküm verenlerin' en hayırlısısın. A'raf Suresi, 89 Sonunda Lut ve Nuh kavminin başına gelenler Medyen halkının da başına geldi. Hz. Şuayb'ın duası üzerine Allah hükmünü verdi ve Allah'ın elçisini tanımayan kavim helak edildi Bunun üzerine onları dayanılmaz bir sarsıntı tuttu da, kendi yurtlarında diz üstü çökmüşolarak sabahladılar. Şuayb'ı yalanlayanlar, sanki orda 'hiç refah içinde yaşamamışlar' gibi oldular Şuayb'ı yalanlayanlar, asıl büyük hüsrana uğradılar. Araf Suresi, 91-92 HZ. SÜLEYMAN'IN DUALARI Hz. Süleyman'ın önemli özelliklerinden biri, büyük bir güç ve iktidara sahip olmasıydı. Ona birçok üstün yetenekler de verilmişti. Hz. Süleyman'a verilen bu üstün yetenekler arasında cinleri yönetmek, hatta hayvanlarla konuşmak da bulunuyordu. Hz. Süleyman'ın hayvanların konuşmalarını anlaması Kuran ayetlerinde şöyle haber verilir Süleyman, Davud'a mirasçı oldu ve dedi ki "Ey insanlar, bize kuşların konuşma-dili öğretildi ve bize herşeyden bol bir nimet verildi. Gerçekten bu, apaçık bir üstünlüktür."Neml Suresi, 16 Kendisine verilen üstünlüklerden dolayı Allah'a şükreden Hz. Süleyman'ın duası ise şöyledir "... Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın salih bir amelde bulunmamı ilham et ve beni rahmetinle salih kulların arasına kat." Neml Suresi, 19 Allah Hz. Süleyman'a bazı özel yeteneklerin dışında büyük maddi imkanlar da sunmuştu. Hz. Süleyman da bu zenginliklere karşı O'na hep şükretmişve şöyle dua etmişti Rabbim, beni bağışla ve benden sonra hiç kimseye nasib olmayan bir mülkü bana armağan et. Şüphesiz Sen, karşılıksız armağan edensin. Sad Suresi, 35 Daha önceki bölümlerde dua konularının sadece şahsi ve dünyevi istekler olmaması gerektiği üzerinde durmuştuk. Hz. Süleyman'ın "hiç kimseye nasip olmayan bir mülk" istemesi de dünyevi bir istek değil, aslında ahirete yönelik bir istektir. Nitekim onun "... gerçekten ben mal sevgisini Allah'ı zikretmekten dolayı tercih ettim..." Sad Suresi, 32 dediği ayetlerde bildirilmektedir. Eğer bir insan elinde bulunan maddi imkanları Allah rızası için kullanıyor ve bu imkanlar onu Allah'a yakınlaştırıyor, Allah'ı anmasına vesile oluyorsa, onun dünya nimetlerini istemesi konusunda sıkıntı duymasına gerek yoktur. Çünkü artık bu nimetler onu ahirete yakınlaştıracak birer vesile haline gelmiştir. HZ. ZEKERİYA'NIN DUALARI Kuran'ın üç ayrı suresinde Hz. Zekeriya'nın dualarından bahsedilir. Yaşı ilerlemişolan Hz. Zekeriya, kendi ardından kavmi içinde imanı ayakta tutması için Allah'tan bir varis istemiştir. Kendisi çocuk sahibi olmak için oldukça yaşlı, karısı ise kısır olduğu için varisi yoktur ve Allah'a duada bulunmuştur Hani o, Rabbine gizlice seslendiği zaman; Demişti ki “Rabbim, şüphesiz benim kemiklerim gevşedi ve baş, yaşlılık aleviyle tutuştu; ben sana dua etmekle mutsuz olmadım. Doğrusu ben, arkamdan gelecek yakınlarım adına korkuya kapıldım, benim karım da bir kısır kadındır. Artık bana Kendi Katından bir yardımcı armağan et. Bana mirasçı olsun. Yakup oğullarına da mirasçı olsun. Rabbim, onu razı olunan kıl.” Meryem Suresi, 3-6 Orada Zekeriya Rabbine dua etti “Rabbim, bana Katından tertemiz bir soy armağan et. Doğrusu Sen, duaları işitensin” dedi. Al-i İmran Suresi, 38 Zekeriya da; hani Rabbine çağrıda bulunmuştu “Rabbim, beni yalnız başıma bırakma, Sen mirasçıların en hayırlısısın.” Enbiya Suresi, 89 Ayette Hz. Zekeriya'nın Allah'a gizlice seslendiği bildirilmektedir. Bu, samimiyetin en büyük göstergelerinden biridir. Nitekim Allah, Kendisine bu tür bir samimiyet içinde çağrıda bulunan Hz. Zekeriya'nın duasını kabul etmiştir Onun duasına icabet ettik, kendisine Yahya’yı armağan ettik, eşini de doğurmaya elverişli kıldık. Gerçekten onlar hayırlarda yarışırlardı, umarak ve korkarak Bize dua ederlerdi. Bize derin saygı gösterirlerdi. Enbiya Suresi, 90 Allah buyurdu “Ey Zekeriya, şüphesiz Biz seni, adı Yahya olan bir çocukla müjdelemekteyiz; Biz bundan önce ona hiçbir adaşkılmamışız.” Meryem Suresi, 7 O mihrapta namaz kılarken, melekler ona seslendi “Allah, sana Yahya’yı müjdeler. O, Allah’tan olan bir kelimeyi İsa’yı doğrulayan, efendi, iffetli ve salihlerden bir peygamberdir.” Al-i İmran Suresi, 39 Ayetlerin devamında bildirildiğine göre, Hz. Zekeriya Allah'ın duasına karşılık ileri yaşına rağmen kendisine bir erkek evlat bağışlamasına şaşırır. Kendisine müjdeyi ileten melek ise O'na Allah'ın kudretini hatırlatır Dedi ki "Rabbim, karım kısır bir kadın iken, benim nasıl oğlum olabilir? Ben de yaşlılığın son basamağındayım." Ona gelen melek "İşte böyle" dedi. "Rabbin dedi ki - Bu Benim için kolaydır, daha önce sen hiçbir şey değil iken, seni yaratmıştım." Meryem Suresi, 8-9 Önceki bölümlerde Allah'ın samimi kullarının dualarına onlar için en hayırlı olacak şekilde icabet ettiğini belirtmiştik. Ve Allah'ın içten çağrıda bulunan inananların tek dostu ve yardımcısı olduğunu da bildirmiştik. Allah, çocuk sahibi olması imkansız gibi görünen Hz. Zekeriya'ya da, samimi duasına icabet ederek salih bir oğul armağan etmiştir. HZ. YUNUS'UN DUALARI Kuran'da, Hz. Yunus'tan şöyle söz edilir Şüphesiz Yunus da gönderilmişelçilerdendi. Hani o, dolu bir gemiye kaçmıştı. Böylece kur'aya katılmıştı da, kaybedenlerden olmuştu. Derken onu balık yutmuştu, oysa o kınanmıştı. Saffat Suresi, 139-142 Hz. Yunus peygamber olarak gönderildiği kavmini terk etmişti. Yukarıdaki ayetlerde görüldüğü gibi, binmiş olduğu gemide yolcular arasında kura çekilmiş ve kura sonucunda onun denize atılmasına karar verilmişti. Yine Kuran’da bildirildiğine göre, denize atılan Hz. Yunus, dev bir balık tarafından yutulmuştur. Balığın karnında iken pişmanlık duyan Hz. Yunus, Allah’a şöyle dua etmiştir Senden başka ilah yoktur, Sen Yücesin, gerçekten ben zulmedenlerden oldum. Enbiya Suresi, 87 Allah ise Hz. Yunus'un samimi duasına karşılık onu mucizevi bir biçimde kurtarmıştır Bunun üzerine duasına icabet ettik ve onu üzüntüden kurtardık. İşte Biz, iman edenleri böyle kurtarırız. Enbiya Suresi, 88 Hz. Yunus'u Allah daha sonra da itaatli bir kavmin başına geçirmiştir "Onu yüzbin veya sayısı daha da artan bir topluluka Peygamber olarak gönderdik. Sonunda ona iman ettiler, Biz de onları bir süreye kadar yararlandırdık." Saffat Suresi, 147-148 Daha önceki bölümlerde Allah'ın bir duayı kabul ederken bunu belli sebeplere bağladığını, ancak dilerse sebepsiz de istenilen şeyi gerçekleştirebileceğini ve bunun göklerin ve yerin Rabbi olan Allah için son derece kolay olduğunu söylemiştik. Allah Hz. Yunus'un duasını kabul ederken de her türlü zor görünen şartı ortadan kaldırmışve Hz. Yunus'u balığın karnından kurtarmıştır. Bu, insanın hiçbir zaman Allah'ın rahmetinden umut kesmemesi ve hep O'na dua etmesi gerektiğinin çarpıcı delillerinden biridir. İnsan Rabbimize içten yöneldiği müddetçe, kesin bir karşılık görecektir. HZ. İSA'NIN DUALARI Kuran'da, Hz. İsa'dan söz edilirken şöyle denir "... Onun adı Meryem oğlu İsa Mesih'tir. O, dünyada ve ahirette 'seçkin, onurlu, saygındır' ve Allah'a yakın kılınanlardandır.." Al-i İmran Suresi, 45 Kuran’da havarilerinin Hz. İsa’dan Allah’a dua etmesini ve gökten bir sofra talep indirilmesini istedikleri haber verilir. “Sofra” anlamına gelen Maide Suresi’nde anlatılan bu olay şöyledir Havariler "Ey Meryem oğlu İsa, Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?" demişlerdi. O da "Eğer inanmışlarsanız Allah'tan korkup-sakının" demişti. Bu sefer Havariler "Ondan yemek istiyoruz, kalplerimiz tatmin olsun, senin de gerçekten bize doğru söylediğini bilelim ve buna şahidlerden olalım" demişlerdi. Maide Suresi, 112-113 Havarilerin bu isteklerinin altında olağanüstü bir olay görmek isteği yatıyordu. Hz. İsa, bu mucize isteğinin yersiz olduğunu belirtmesine rağmen, havariler gökten sofra inerse kalplerinin daha da tatmin olacağını söyleyerek ısrar ettiler. Hz. İsa ise, havarilerin bu istekleri üzerine Allah'a dua ederken, Kuran'daki birçok dua örneğinde olduğu gibi Allah'ı sıfatlarıyla andı. Kuran'da, Hz. İsa'nın bu duasından şöyle söz edilir Meryem oğlu İsa "Allah'ım, Rabbimiz, bize gökten bir sofra indir, öncemiz ve sonramız için bir bayram ve Sen'den de bir belge olsun. Bizi rızıklandır, Sen rızık vericilerin en hayırlısısın" demişti. Maide Suresi, 114 Allah Hz. İsa'nın duasını kabul etti ve şöyle buyurdu Allah demişti ki "Şüphesiz ben bunu size indireceğim. Artık bundan sonra sizden kim inkâr ederse, ben onu gerçekten alemlerden hiç kimseyi azablandırmayacağım bir azabla azablandıracağım." Maide Suresi, 115 Hz. İsa'nın Maide Suresi'ndeki ikinci duası ise, havarilerin korunup gözetlenmesi ve bağışlanması konusundaydı Allah "Ey Meryem oğlu İsa, insanlara, beni ve anneni Allah'ı bırakarak iki ilah edinin, diye sen mi söyledin?" dediğinde İsa şöyle dedi; "Seni tenzih ederim, hakkım olmayan bir sözü söylemek bana yakışmaz. Eğer bunu söyledimse mutlaka Sen onu bilmişsindir. Sen bende olanı bilirsin, ama ben Sen'de olanı bilmem. Gerçekten, görünmeyenleri gaybleri bilen Sen'sin Sen." "Ben onlara bana emrettiklerinin dışında hiçbir şeyi söylemedim. O da şuydu 'Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin.' Onların içinde kaldığım sürece, ben onların üzerinde bir şahidim. Benim dünya hayatıma son verdiğinde, üzerlerindeki gözetleyici Sen'din. Sen herşeyin üzerine şahid olansın." Eğer onları azablandırırsan, şüphesiz onlar Senin kullarındır, eğer onları bağışlarsan, şüphesiz aziz olan, hakim olan Sen'sin Sen." Maide Suresi, 116-118 SAV'İN DUALARI Kuran'da "Şüphesiz sen, pek büyük bir ahlak üzerindesin" Kalem Suresi, 4 ayetiyle tanıtılan son peygamber Hz. Muhammed sav, gecenin bir bölümünü dua, zikir ve ibadetle geçiriyordu. Bir ayette bundan şöyle söz edilir Gerçekten Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden biraz eksiğinde, yarısında ve üçte birinde kalktığını bilir; seninle birlikte olanlardan bir topluluğun da. Geceyi ve gündüzü Allah takdir eder. Sizin bunu sayamayacağınızı bildi, böylece tevbenizi kabul etti... Müzemmil Suresi, 20 Kuran’da Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in müminlere karşı ne kadar düşkün ve şefkatli olduğu anlatılır ve onlar için bağışlanma dilemesi emredilir Allah'tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile ve işkonusunda onlarla müşavere et. Eğer azmedersen artık Allah'a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever. Al-i İmran Suresi, 159 Kuran’da daha birçok ayette kutlu Peygamberimiz sav’in dualarından bahsedilmektedir. Dualarda Allah’ı sıfatları ile birlikte anmanın en güzel örneklerini Peygamberimiz Hz. Muhammed’in dualarında görebiliriz. Bunlardan bir tanesi şöyledir De ki "Ey mülkün sahibi Allah'ım, dilediğine mülkü verirsin ve dilediğinden mülkü çekip-alırsın, dilediğini aziz kılar, dilediğini alçaltırsın; hayır Senin elindedir. Gerçekten Sen, herşeye güç yetirensin." Al-i İmran Suresi, 26 Tüm peygamberler gibi Hz. Muhammed sav de gönderildiği kavmin ileri gelenleri tarafından tehdit edilmişve zaman zaman şeytanın olumsuz telkinleri ile karşı karşıya kalmıştır. Böyle durumlarda Peygamberimiz sav Allah'a üzerindeki sıkıntıyı kaldırması için şöyle yalvarmıştır Ve de ki "Rabbim şeytanın kışkırtmalarından sana sığınırım. Ve onların benim yanımda bulunmalarından da Sana sığınırım Rabbim." Müminun Suresi, 97-98 Müminun Suresi'nin son ayetinde ise Peygamberimiz sav'in bir duası şöyle aktarılır Ve de ki "Rabbim bağışla ve merhamet et, Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın." Müminun Suresi, 118 HZ. MUSA'NIN DUALARI İsrailoğulları'na elçi olarak gönderilen Hz. Musa, Firavun'un zulmünden kurtulması için, henüz bebek iken annesine gelen vahy üzerine bir nehre bırakılmıştı. Firavun ve ailesi nehirde buldukları Hz. Musa'yı evlat edindiler. Kasas Suresi, 7-8 Hz. Musa'ya Firavun'un sarayında ergenlik çağına geldiğinde diğer peygamberler gibi Allah'tan "ilim ve hikmet" verildi. Kasas Suresi, 14 Kuran'da Hz. Musa'nın Allah'a yönelerek dua etmesine neden olan bir olay şöyle anlatılır Musa Halkının haberi olmadığı bir zamanda şehre girdi, orda kavga etmekte olan iki adam buldu; bu kendi taraftarlarından, şu da düşmanlarından. Derken taraftarlarından olan, düşmanlarından olana karşı ondan yardım istedi. Bunun üzerine ona bir yumruk attı ve işini bitiriverdi. Sonra da "Bu şeytanın işindendir; o, gerçekten açıkça saptırıcı bir düşmandır" dedi. Kasas Suresi, 15 Ayette anlatılan olay sonucunda Hz. Musa Allah'tan bağışlanma diledi ve bir daha suçlu ve günahkarlara destek olmayacağına dair Allah'a söz verdi Dedi ki "Rabbim, gerçekten, ben kendi nefsime zulmettim, artık beni bağışla." Böylece Allah onu bağışladı. Şüphesiz. O, bağışlayandır, esirgeyendir. Dedi ki "Rabbim, bana verdiğin nimetler adına, artık suçlu günahkarlara destekçi olmayacağım." Kasas Suresi, 16-17 Söz konusu olayın duyulması üzerine, bulunduğu şehrin önde gelenleri Hz. Musa'yı yakalayarak öldürmeyi planladılar. Bunu öğrenince Hz. Musa yine Allah'a dua etti Böylece oradan korku içinde çevreyi gözetleyerek çıkıp gitti "Rabbim, zalimler topluluğundan beni kurtar" dedi. Kasas Suresi, 21 Hz. Musa’nın duası kabul edildi ve Allah’ın yönlendirmesiyle Firavun’un şehrinden ayrılarak daha güvenli bir yere gitmek üzere yola koyuldu. Bu sırada da sürekli Allah’a yönelmiş, hep O’na dua etmişti Medyen'e doğru yöneldiğinde de "Umarım Rabbim, beni doğru bir yola yöneltip iletir" dedi. Medyen suyuna vardığı zaman, su almakta olan bir insan topluluğu buldu. Onların gerisinde de hayvanları su başına götürmekten çekinen iki kadın buldu. Dedi ki "Bu durumunuz ne?" "Çobanlar sürülerini sulamadıkça, biz sürülerimizi sulayamayız; babamız, yaşı ilerlemişbir ihtiyardır." dediler. Hemencecik onların sürülerini suladı, sonra yine gölgeye çekilerek dedi ki "Rabbim, doğrusu bana indirdiğin her hayra muhtacım." Çok geçmeden, o iki kadından biri, utana utana yürüyerek ona geldi. "Babam, bizim için sürüleri sulamana karşılık sana mükafaat vermek üzere seni davet etmektedir." dedi. Bunun üzerine ona gelip de olup bitenleri anlatınca o "Korkma" dedi. "Zalimler topluluğundan kurtulmuşoldun." Kasas Suresi, 22-25 Bu olayların ardından Hz. Musa Medyen’de yerleşti. Ardından geçen 8-10 yıldan sonra ailesiyle birlikte Medyen’den ayrıldı. Yolda Tuva Vadisi denilen yere geldiğinde ilk vahyi alacaktı. Allah ona Firavun’a gitmesini ve kendisine dini tebliğ etmesini emretti. Hz. Musa’nın Kasas Suresi’nde Allah’a bu konuda şöyle dua ettiği bildirilir Dedi ki "Rabbim, gerçekten onlardan bir kişi öldürdüm, beni öldürmelerinden korkuyorum. Ve kardeşim Harun; dil bakımından o benden daha düzgün konuşmaktadır, onu da benimle birlikte bir yardımcı olarak gönder, beni doğrulasın. Çünkü onların beni yalanlamalarından korkuyorum." Kasas Suresi, 33-34 Kuran’da bildirildiğine göre Hz. Musa içinde duyduğu heyecanın tebliğ görevini yerine getirmesine engel olmasından çekinmişti. Bunun için de Allah’a dua etti Dedi ki "Rabbim, benim göğsümü aç. Bana işimi kolaylaştır. Dilimden düğümü çöz; ki söyleyeceklerimi kavrasınlar. Ailemden bana bir yardımcı kıl, kardeşim Harun'u. Onunla arkamı kuvvetlendir. Onu işimde ortak kıl, Böylece Seni çok tesbih edelim. Ve Seni çok zikredelim. Şüphesiz Sen bizi görüyorsun." Taha Suresi, 25-35 Hz. Musa'nın bu samimi duasına karşılık Allah onu ve kardeşini özel bir koruma altına aldığını şöyle bildirmiştir Allah Dedi ki "Pazunu kardeşinle pekiştirip güçlendireceğiz; sizin ikinize de öyle bir 'güç ve yetki' vereceğiz ki, ayetlerimiz sayesinde size erişemeyecekler. Siz ve size uyanlar galip olanlarsınız." Kasas Suresi, 35 Hz. Musa’nın Firavun’a göstermişolduğu mucizeler, Firavun’un yanındaki bazı kişilerin iman etmesine vesile olurken, Firavun ve kavminin büyük kısmı Allah’a karşı büyüklenmekte ısrar ediyorlardı. Bunun üzerine Hz. Musa’nın Allah’a şöyle dua ettiği Kuran’da bildirilir Musa dedi ki "Rabbimiz, şüphesiz Sen, Firavun'a ve önde gelen çevresine dünya hayatında bir çekicilik güç, ihtişam ve mallar verdin. Rabbimiz, Senin yolundan saptırmaları için mi? Rabbimiz, mallarını yerin dibine geçir ve onların kalblerinin üzerini şiddetle bağla; onlar acı azabı görecekleri zamana kadar iman etmeyecekler." Allah, Hz. Musa'nın duasına şöyle karşılık verdi "İkinizin duası kabul olundu. Öyleyse dosdoğru yolda devam edin ve bilgisizlerin yoluna uymayın." Yunus Suresi, 88-89 Hz. Musa'nın yukarıdaki duasının ardından Firavun ve tüm inkarcı çevresi helak edilmişve İsrailoğulları Mısır'dan ayrılmışlardır. Mısır'dan çıkmalarından bir süre sonra, Hz. Musa kardeşi Hz. Harun'u yerine bırakarak, kırk günlüğüne Tur Dağı'na çıktı. Burada kendisine vahyin gelmesini bekledi. A'raf Suresi, 142 Vahy gelince de Allah'a şöyle dua etti "... Rabbim, bana göster, Seni göreyim"... A'raf Suresi, 143 Allah, Hz. Musa'nın bu isteğine şöyle karşılık verdi ... Allah "Beni asla göremezsin, ama şu dağa bak; eğer o yerinde karar kılabilirse, sen de Beni göreceksin." Rabbi dağa tecelli edince, onu paramparça etti. Musa bayılarak yere düştü. Kendine geldiğinde "Sen ne Yücesin Rabbim. Sana tevbe ettim ve ben iman edenlerin ilkiyim" dedi. "Ey Musa" dedi. "Sana verdiğim risaletimle ve seninle konuşmamla seni insanlar üzerinde seçkin kıldım. Sana verdiklerimi al ve şükredenlerden ol." Araf Suresi, 143-144 Hz. Musa Tur Dağı'na giderken kavminden sorumlu olarak kardeşi Hz. Harun'u bırakmıştı. Ancak kavmi Hz. Musa'nın gidişi ile birlikte gevşeklik göstererek Mısır'daki putperest inanışlara dönüş yaptılar. Kendilerine bir buzağı heykeli yaptılar ve ona tapındılar. Hz. Musa kavminin buzağıya tapması üzerine aralarından müminleri ayırarak Allah'ın daha önceden vahyettiği buluşma yerine doğru yola çıktı. Ancak buluşma yerine gelmeden bunları da ayetin ifadesiyle "dayanılmaz bir sarsıntı" tutunca, Allah'tan kendisi ve yanındaki müminler için bağışlanma diledi ... Dedi ki "Rabbim, eğer dileseydin, onları ve beni daha önceden helâk ederdin. Şimdi İçimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından dolayı bizi helak edecek misin? O da Senin denemenden başkası değildir. Onunla Sen dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirirsin. Bizim velimiz Sensin. Öyleyse bizi bağışla, bizi esirge; Sen bağışlayanların en hayırlısısın." Bize bu dünyada da, ahirette de iyilik yaz, şüphesiz ki biz Sana yöneldik. Dedi ki "Azabımı dilediğime isabet ettiririm, rahmetim ise herşeyi kuşatmıştır; onu korkup-sakınanlara, zekatı verenlere ve Bizim ayetlerimize iman edenlere yazacağım." A'raf Suresi, 155-156 Kuran'da Hz. Musa ile ilgili olarak anlatılanlara baktığımızda, Hz. Musa'nın dualarında en çok dikkat çeken noktalardan birinin, onun içten samimiyeti ve açıksözlülüğü olduğunu görürüz. Allah'a samimi bir biçimde dua etmişve O'ndan yardım dilemiştir. Allah, Hz. Musa'yı zamanla ve olaylarla eğiterek büyük güç sahibi bir peygamber haline getirmiştir. Yani, önceden de vurguladığımız gibi, duanın en önemli şartlarından biri samimiyetle ve içtenlikle yapılmasıdır. İnsanı bu noktada yanıltabilecek engellerden biri, Allah'a karşı utanarak O'na bazı günah ya da kusurları itiraf etmeme eğilimidir. Bazı insanlar bu eğilimin etkisiyle Allah'a dua ederken çok "resmi" bir ruh hali içinde olurlar ve belki utanma duygusundan belki de kibirlerinden dolayı Allah'a herşeylerini açmazlar. Oysa Allah bizim her türlü kusurumuzu, yaptığımız, hatta aklımızdan geçen her türlü yanlışve anormal fiil ya da düşünceyi zaten bilmektir. O halde yapılması gereken şey, açıksözlülükle ve samimiyetle Allah'a yönelip her sırrımızı O'na açmaktır. Allah'a karşı duyulması gereken içli korku, Allah ile kulu arasına "resmiyet" sokacak bir engel değil, kulunu Allah'a teslimiyetli ve samimi bir biçimde yakınlaştıracak bir teşviktir. Konu Ayet Sayısı A'râf ve A'râf halkı 2 Abdest 2 ACİZLİK-ACİZ BIRAKMAK 18 AÇIĞA ÇIKMAK-ÇIKARMAK 8 AÇIĞA VURMAK 26 Açlık 7 Ad Kavmi 21 Adak 5 Adalet 32 ADALET-ADİL OLMAK 31 Adaletli hakimler 5 Adam Öldürmek 8 Adam Öldürmenin Cezası 2 ADAM-ADAMLAR 34 ADAŞ 2 Adem AS 23 Âdem ile şeytan 9 Âdem'in iki oğlu 2 Âdem'in ilmi 1 Âdem'in tevbesi 1 Âdem'in yaratılışı 15 ADEMOĞULLARI 5 Adet Görme 1 ADIM 7 Affetmek 46 AĞAÇ 31 AĞAÇ KURDU 1 AĞIL 1 AĞLAMAK 7 AHALİ 2 Ahde Vefa 43 AHİD-ANLAŞMA 45 AHİRET 134 Ahiret Günü 185 Ahirete hazırlık 6 Ahirete iman 24 Ahiretin dehşeti 1 Ahiretin vukuunda şüphe yoktur 1 Ahirette bütün sırlar açığa çıkar 1 Ahirette emir Allah'a aittir 1 Ahirette herkese yaptığının karşılığı eksiksiz verilir 1 Ahirette insan ölümsüzdür 1 Ahirette mes'ut ve bedbaht yüzler 7 Ahirette pişmanlık fayda vermez 1 Ahirette uzuvlar şahitlik eder 2 Ahirette zalimlerin mazeretleri geçersizdir 1 Ahirette zulüm yoktur 2 Ahlak 28 Ahlak Örneği İnsanlar 2 Ahlaki Emir ve Vazifeler 9 Ahlaki Faziletler 2 Ahlaki Yasaklar 7 Ahmed AS 1 Aile 86 Aile Ahlakı 5 Aile Reisinin Sorumluluğu 3 Aile Sevgi ve Huzur Yuvasıdır 1 Ailede Barış 1 Akıl 82 Akıl sahipleri 18 Akıl yürütmeyi öğütleyen ayetler 49 Akit 6 Akraba 41 Akrabalık Bağları 15 ALAK 5 ALAMET 2 ALAY 42 Alay Etmek 2 Alçak Gönüllülük 4 ALÇALTMAK 6 ALDANIŞ 3 Aldanmak 5 ALDATICI 2 Aldatmak 3 ALDATMAK-ALDATILMAK 18 ALEMLER 66 ALEV 12 ALIKOYMAK 51 ALIN 4 ALİMLER 3 Allah birdir vahdâniyet 44 Allah dilediğini yapar irade 14 Allah diridir Hayat 4 Allah dirilten ve öldürendir 1 Allah dostları 2 Allah ebedîdir Baka 5 Allah ezelîdir Kıdem 2 Allah gaybı bilendir 3 Allah gaybı ve Şehadeti bilendir 10 Allah gerçek hükümrandır 1 Allah her şeyi bilir ilim 49 Allah her şeyi görür Basar 26 Allah her şeyi işitir Semi' 33 Allah herkesin maişetini taksim etmiştir 1 Allah hiçbir şeye benzemez 5 Allah ile olan ahitlerini bozanlar 1 Allah katında zaman 1 Allah kendiliğinden vardır 1 Allah Korkusu 83 Allah Sevgisi 10 Allah söz söyler Kelâm 8 Allah üç değildir 1 Allah vardır Vücud 11 Allah ve Peygamber düşmanları, yakın akraba bile olsa, dost edinilmez 2 Allah ve Peygamber sevgisi 1 Allah ve Resûlü mutlaka galip gelecektir 1 Allah ve Resûlüne itaat 15 Allah ve Resûlüne saygı 1 Allah yaratıcıdır 31 Allah zalim değildir 6 Allah zayıfların yardımcısıdır 1 Allah, gizleneni de açığa vurulanı da bilir 4 Allah, gizliyi de âşikârı da bilir 4 Allah, gizliyi de gizlinin gizlisini de bilir 1 Allah, gökleri ve yeri altı günde yarattı 7 Allah, gözetleyicidir 1 Allah, gözlerin hain bakışlarını ve kalplerin gizlediğini bilir 1 Allah, hakimler hakimidir 1 Allah, her an yaratma halindedir 1 Allah, her şeyi en güzel şekilde yaratmıştır 1 Allah, insanlara hayır ve şerri tanıtmıştır 2 Allah, insanlara zulmetmez 4 Allah, insanları boşuna yaratmamıştır 1 Allah, kimseye zulmetmez 3 Allah, kolaylık diler 1 Allah, kullarına çok lütufkârdır 1 Allah, müminlerin dostudur 2 Allah, nûrunu tamamlayacaktır 2 Allah, peygamberlerden söz almıştır 1 Allah, Resûlünü himaye etmiştir 15 Allah, vâdinden dönmez 3 Allah'a hiçbir şey gizli kalmaz 1 Allah'a, hiçbir iyilik veya kötülük gizli kalmaz 1 Allah'ın adaleti 1 Allah'ın dini 2 Allah'ın fiilleri 1 Allah'ın güzel isimleri 5 Allah'ın her şeye gücü yeter Kudret 50 Allah'ın ilmi yazmakla bitmez 1 Allah'ın indirdiği ile hükmetmek 4 Allah'ın insana yakınlığı 1 Allah'ın insanlara lütuf ve ikramı 60 Allah'ın insanlara müsamahası 1 Allah'ın laneti 2 Allah'ın mağfireti ve azabı 1 Allah'ın mağfiretinin genişliği 2 Allah'ın mümin mücâhidlere yardımı 3 Allah'ın nimetleri sayılamaz 2 Allah'ın rahmet ve mağfireti 2 Allah'ın rahmeti her şeyi kuşatmıştır 2 Allah'ın rahmetinden ümit kesilmez 2 Allah'ın sevdiği millet nasıl olmalıdır 2 Allah'ın sünnetinde kanununda değişiklik görülmez 5 Allah'ın vâdi haktır 2 Allah'In varlığının delilleri 47 Allah'ın yarattıklarında Uyumsuzluk yoktur 2 Allah'ın yardımı 5 Allah'ın yardımına lâyık olanlar 2 Allah'tan ilim istemek 1 Allah'tan baflkası için gizli kalan bilgiler 1 Allah'tan baskasının bilgisi sınırlıdır 7 Allah’a Teslimiyet 8 Allah’a Tevekkül 7 Allah’ın Birliği 172 Allah’ın Bize Yakınlığı 1 Allah’ın Emirleri 27 Allah’ın Fazlı 81 Allah’ın Kudreti 320 Allah’ın Nuru 3 Allah’ın Sıfatları 122 Allah’ın Varlığı 23 Allah’ın Veli Kulları 6 ALLAHI ANMAK 6 ALLAHIN İNSANLARA YAKINLIĞI 9 ALLAHIN RIZASI 25 ALTIN 7 AMCA 2 AMEL 114 Amel Defteri 24 Amel defteri arkalarından verilenler 2 Amel defteri sağ yanından verilenler 5 Amel defteri sol yanından verilenler 2 Amel Terazisi 9 Amelsiz İlim 1 Ana Babaya İtaat 7 Ana Babaya Ne Zaman İtaat Edilmez 2 ANAHTAR 5 Andlaşma 15 ANLAŞMAZLIK 17 ANTLAŞMA 8 Antlaşmayı bozmamak 5 ARA BULMA 6 Arabulma 2 ARAF 3 Arafat 5 ARAPÇA 11 Araplar 41 ARAZİ 1 Arfl'a Allah'ın hükümran olması 5 ARI 2 ARİM SELİ 1 ARKADAŞ 18 ARMAĞAN 21 ARSLAN 2 Arş 25 ARŞ KÜRSÜ 22 Arş'ı yüklenen melekler 2 Arş'ın sahibi Allah'tır 2 ARZ 9 Ashab-I Kehf 18 Ashâb-ı Kiram 5 ASHAB-I MEŞ´EME 1 ASHAB-I MEYMENE 1 ASHAB-I UHDUD 5 ASHAB-I YEMİN 2 ASKER 7 ASMA 1 ASTAR 1 AŞIRILIK 1 AŞİRET 4 AT 6 At Beslemek 1 ATALAR 45 ATEŞ 166 Atlar 6 ATLAS 4 AV 6 Av ve Avcılık 7 AVCI 1 AVUÇ 5 AY 17 Ay, belirli bir vakte kadar seyreder 8 Ay, ışığını güneşten alır 1 Ay'ın yaratıcısı 3 Ay'ın yaratılışı 2 AYAĞIN KAYMASI 2 AYAKKABI 1 Aybaşı Hali 1 Azer 1 AZGIN 36 Azgınlık 4 AZIK 1 AZİZ 2 “Kur’an-ı Kerim mealinden Allah’ın Kur’an’da geçen isimlerinden beş tanesini bulup anlamlarıyla birlikte defterinize yazınız.” ulaşabilmek ve dersinizi kolayca yapabilmek için aşağıdaki yayınımızı mutlaka Kerim mealinden Allah’ın Kur’an’da geçen isimlerinden beş tanesini bulup anlamlarıyla birlikte defterinize el-Ğaffâr çok affeden, çok bağışlayan, günah ne kadar çok olursa olsun yine bağışlayan,el-Hakîm hikmet sahibi, her işi, emri ve yasağı yerli yerinde olan,el-Kuddûs her türlü çirkinlik, noksanlık ve ayıplardan uzak, tertemiz, bütün kemal sıfatları kendisinde toplayan, güzellik, iyilik ve ihsanlarıyla övülen,er-Rahmân çok merhametli,el-Vekîl güvenilen, koruyan, yardım eden, görüp gözeten, her şeyin maliki ve yöneticisi olan,“10. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders Kitabı Cevapları Nev Yayınları Sayfa 11” ile ilgili aşağıda bulunan emojileri kullanarak duygularınızı belirtebilir aynı zamanda sosyal medyada paylaşarak bizlere katkıda bulunabilirsiniz. ☺️ BU İÇERİĞE EMOJİYLE TEPKİ VER! Kuranı geçen allah'ın isimleri nelerdir Allah'ımızın bu mübarek isimlerine "ihsâ isimleri" denir Bu isimleri hem ezberlemek, hem mânâlarını öğrenmek, hem saymak vede dilin teşbihi haline getirmek gerekir Bu 99 isim dillerin virdi olunca, diller tatlanacak, gönül kapıları açılacak ve kalplere marifet nurları akacaktır Bir mübarek ayette Allah Azze ve Celle şöyle buyurmaktadır "Habibim! De ki "İster Allah diye dua edin, ister Rahman deyin, hangisini deseniz, en güzel isimler hep O'nundur" Esmail Husna 1 Hüvallahü'l-lezi La ilahe illa hu""Allah" O kendinden başka hiç bir ilah bulunmayan tek bir Allah'tır 2 Er-Rahman"Esirgeyici,bütün mahlukatına rahmetiyle muamele edendünyada 3 El-Melik"Mülkün sahibi,mülk ve saltanatı devamlı olan9 4 Er-Rahim"Bağışlayıcı,sevdiklerine ve müminlere merhamet edenahirette 5 El-Kuddüs"Her türlü eksiklik ve ayıplardan münezzeh olan 6El-Selam"Her çeşit afet ve kaderlerden emin olan 7 El-Mü'min"Kullarına emniyet verenKendinin ve peygamberlerinin dogrulugunu ortaya koyan,kullarına yaptıgı vadinde sadık 8 El-Müheymin"altanatı hakkında dilediği gibi tasarruf eden,her şeyi gözetip koruyan 9 El-Aziz"İzzet sahibi,maglup edilmesi imkansız olan,her şeye galip olan 10 El-Cabbar"Azamet ve kudret sahibi,istediğini mutlak yapan,dilediğine muktedir olan 11 El-Mütekebbir"Ululuk sahibi,her şeyde ve her hadisede büyüklüğünü gösteren 12 El-Halik"Her şeyin varlığını ve gecireceği halleri takdir eden,yaratan,yoktan vareden büyüklükte eşi olmayan 13 El-Bari"Her şeyin aza ve cihazını birbirine uygun yaratan 14 El-Muvassir"Tasvir eden ,her şeye bir şekil ve hususiyet veren 15 El-Gaffar"Kullarının günahını örten,magfireti çok,günahları bağışlayıcı 16 El-Kahhar"Her şeye,her istediğini yapacak surette,galip ve hakim 17 El-Vahhab"Çok fazla ihsan eden,çeşit çeşit nimetleri daima bağışlayan 18 El-Rezzak"Bütün mahlukatın rızkını veren ve ihtiyacını karşılayan 19 El-Fettah"Her türlü müşkülleri açan ve kolaylaştıran,darlıktan kurtaran 20 El-Alim"Her şeyi en ince noktasına kadar bilen,ilmi ebedi ve ezeli olan 21 El-Kabıt"ilediğine darlık veren,sıkan,daraltan 22 El-Basit"ilediğine bolluk veren,açan,genişleten 23 El-Hafıd"Yukarıdan aşağıya indiren,alçaltan,dereceleri düşüren 24 El-Rafi"Yukarı kaldıran,yükselten,dereceleri yükselten 25 El-Muiz"İzzet veren,aziz kılan 26 El-Müzil"Zillete düşüren,hor ve hakir eden 27 El-Semi"Her şeyi işiten,kullarının niyazını kabul eden 28 El-Basir"Her şeyi gören 29 El-Hakem"Hikmet sahibi olan,yaptığı her işte hikmeti gözeten,hükmeden 30 El-Adl"on derece adaletli olan 31 El-Latif"En ince işlerin bütün inceliklerini bilen,lütuf ve ihsan sahibi olan 32El-Habir"Her şeyi iç yüzünden,gizli tarafından haberdar olan 33 El-Halim"Yumuşak devranan,hilmi çok olan 34 El-Azim"ek azametli olan,yüce 35 El-Gafur"Çok bagışlayan,magfireti çok 36 El-Şekur"Kendini rızası için yapılan amelleri daha ziyadesi ile karşilayan 37 El-Aliyy"Çok yüce 38 El-Kebir"ek büyük 39 El-Hafız"Yapılan işleri bütün tavsilatıyla hıfzeden,her şeyi afad ve beladan koruyan 40 El-Mukit"Bilen,tayin edenHer yaradılmışın rızkını veren 41 El-Hasib"Herkesin hayatı boyunca yaptıklarının bütün teferruatıyla hesabını iyi bilen Mahlukatına kafi olan 42 El-Celil"Azamet sahibi olan,ululuk sahibi olan 43 El-Kerim"Çok ikram ediçi,kerimi olan 44 El-Rakib"Bütün varlıklar ve bütün işler murakabesi altında bulunan 45 El-Mucid"Kendine yalvaranların isteklerini veren,duaları kabul eden 46 El-Vasi"Lütfu bol olan 47 El-Hakim"Emirleri,kelamı ve bütün işleri hikmetli,hikmet sahibi olan 48 El-Vehud"İyi kullarını seven,rızasına indiren ve sevilmeye layık olan 49 El-Mecid"Şanı,şerefi çok üstün olan 50 El-Bais"Ölüleri dirilten ,kabirlerden çıkaran 51 El-Şehid"Her zaman ve her yerde hazır ve nazır olan 52 El-Hakk"Vacib'ul vücut olan,varlıgı hiç degişmeden duran 53 El-Vekil"Tevekkül sahiplerinin işini düzeltip onlardan daha iyi temin eden 54 El-Kaviyy"ek kuvvetli 55 El-Metin"ek güclü 56 El-Veliyy"eckin kullarının dostu 57 El-Hamid"Ancak kendine hamd edilen,bütün varlığın diliyle övülen 58 El-Muhsin"Namütanahi de olsa,bir bir herşeyin sayısını bilen 59 El-Mubdi"Mahlukatı maddesiz ve örneksiz olarak baştan yaratan 60 El-Muid"Yaradılmışları yok ettikten sonra tekrar yaratan 61 El-Muhyi"İhya eden,dirilten,can bağışlayan,saglık veren 62 El-Mümit"Canlı,bir mahlukatın ölümünü yaratan,öldüren 63 El-Hayy"iri,tam ve mükemmel manasıyla hayat sahibi 64 El-Kayyum"Yarattıklarının işini çeviren her işleneni bilen,evveli olmayan 65 El-Vacid"istediğini,istediği vakit bulan 66 El-Macid"Kadri ve şanı büyük,kerem ve müsemahası bol 67 El-Vahid"TekZatında,sıfatlarında,isimlerinde,efaili nde ortağı ve benzeri olmayan 68 El-Samed"Her şey O na muhtac,fakat O hiç birşeye muhtac degil 69 El-Kadir"istediğini,istediği gibi yaratmaya muktedir olan 70 El-Mukdedir"kuvvet ve kudret sahipleri üzerinde dilediği gibi tasarruf eden 71 El-Mukaddim"İstediğini öne getiren,öne alan 72 El-Muahhir"İstediğini geri koyan,arkaya bırakan 73 El-Evvel"Her şeyden önce var olan 74 El-Ahir"Her şey helek olduktan sonra geri kalan 75 El-Zahir"Varlığı sayısız delillerle açık olan 76 El-Batın"Akılların idrak edemeyecegi yüce azabı gizli olan 77 El-Vali"Bu muazzam kainatı ve bütün hadisatı tek başina idare eden 78 El-Müteali"Aklın mümkün gördüğü her şeyden,her halden pek yüce olan 79 El-Berr"Kullarına iyilik ve ihsanı,nimetleri bol olan 80 El-Tevvab"Tevbeleri kabul edip günahları bağışlayan 81 El-Muntekım"Günahkarlara,adaletiyle,müstahak oldukları cezayı veren 82 El-Afüvv"Affeden,magfiret eden 83 El-Rauf"Merhamet edicipek şefkatli 84 Malik'ül-Mülk"Mülkün ebedi ezeli sahibi 85 Zülcelali ve'l-İkram"Hem azamet sahibi,hem fazlu kerem sahibi 86 El-Muksit"Hükmünde ve ef alinde adaletli olan 87 El-Cami"İstediğini istedigi zaman istediği yerde toplayan 88 El-Ganiyy"Çok zengin,hiç birşeye muhtac olmayan 89 El-Mugni"iledigine zenginlik veren müstagni kılan 90 El-Mani"Bazı şeylerin meydana gelmesine müsade etmeyen,engelleyen 91 El-Darr"Elem ve zarar verecek şeyleri yaratan,hüsrana ugratan 92 El-Nafi"Hayır ve menfaat verecek şeyleri yaratan,faydalandıran 93 El-Nur"Alemleri nurlandıran,diledigine nur eden,nur olan 94 El-Hadi"Hidayete kavuşturan,kulunu hayırla muvaffak kılan 95 El-Bedi"Örneksiz,misalsiz,acaip ve hayret verici alemler yaratan 96 El-Baki"Varlıgının sonu bulunmayan,ebedi olan 97 El-Varis"Varlığı devam eden,servetlerin hakiki sahibi 98 El-Raşit"Bütün alemleri dosdogru bir nizam ve hikmetle akıbetine ulaştıran 99 Es-Sabur"Çok sabırlı olan,isyankarlardan acele intikam almayan KURAN’I KERİM’İN İSİM ve MANALARI Allah cc, Kur’an-ı Kerim’de Kur’an’ın içeriğinin, manasının ve ehemmiyetinin daha iyi ve daha kolay anlaşılabilmesi için Kur’an’ın özelliklerini daha başka isimlerle de bizlere anlatıyor. Kur’an; Kitab-ı Mukaddes olarak bir araya toplayan, canlı tutan, yaşayan ve yaşatan demektir. Aşağıda yazılı olan isimleri Kuran’ın ayetlerinden alıp yine Kur’an’ı Kur’an’dan öğrenelim. FURKAN Bakara,185 - Enfal,24-29 Bu ayetler Kur’an’ı “Furkan” olarak yani Hak ile batıl farkını anlatan ölçü ve mihenk taşı olarak tanımlar. Biz hadiseleri Kur’an-ı Kerim ile ölçeriz, çünkü Kur’an Furkan’dır, farkı belirtendir. Herhangi bir işe baktığımızda Kur’an’ın ölçüsü o işin Hak mı, yoksa batıl mı olduğu bizlere fark ettirir. KUR’AN-I AZİMÜŞŞAN Bu isim Kur’an’da açık açık yazmaz. Kur’an’a canı gönülden inanıp iman eden Müslümanlar, bu ismi saygıdan söylemektedirler. Azim; azmetmek, niyet etmek, kesin karar vermek anlamına gelse de azim; büyük ve ulu manalarına da gelir. Kur’an’ı Azimüşşan, şanı, şöhreti, şerefi ulu ve azametli; şan ve mertebesi büyük demektir. Bizler şan ve mertebesi büyük olan bu kitaba hürmeten O’na edep ve saygı ile yaklaşırız. Abdestli olarak okumaya gayret ederiz. 3- KİTAB-I HİKMET Nisa,113 – Cum’a,2 Hikmet; üstün akıl ve yüksek ilim demektir. Bilgelik ve “hakim” olmaktır. Herkesin kolay kolay gerçeğini kavrayamadığı ilahi esrar hakkında kullanılan bir tabirdir. Kur’an’ın derin manalarını kavrama, ilahi hakikatlerini bütün incelikleriyle idrak ederek İslâm dininin genel esaslarına uygun hareket etme demektir. Tasavvufta, ilahi bir cezbeye kapılarak aklın ve imanın sınırlarını aşan, kesrette Vahdet’i, her şeyde Cenab-ı Hakk’ı gören aşka, sevgiye ve ilhama dayalı ilim demektir. 4- KUR’AN-I NATIK Nisa,105 Nutk etmek, ezberlemek manalarına gelse de “Natıka” düşünüp tefekkür ederek konuşma, üstün zekâ sahibi, düzgün, güzel ve tesirli söz söyleme gücüdür. “Biz sana hakikat bilgisini, Hak olarak insanlar arasında Allah’ın cc gösterdiği ile hüküm vermen için indirdik.” Nisa, 105 Bu ayet-i Kerime’de açıkça “Natık” kelamı geçmese de, insanlara hakikati anlatma bakımından Hz. Peygamber’in natık yönünü bizlere söylüyor. Kur’an-ı Natık, peygamberlerin ve peygamber vasi’si Ehlibeyt’in ve Kamil Mürşid’lerin en büyük özelliklerindendir. Hz. Ali Ben canlı Kuran’ım’ demesi de bundandır. 5- KİTAB-I NATIK Fusillet, ayet 53 Kur’an-ı Natık, Nebi’i mürseli, ashab-ı güzini ve Hakk’ın veli kullarını işaret etmektedir. 6- KUR’AN-I MÜBİYN = Yasin,17 – Neml,1 – Şuara,2 Açık, apaçık gösteren, anlatan, yazan, hayır ve şerri, Hak ile batılı ayıran ve aşikâre eden demektir. 7- KUR’AN-I MECİD Kaf,1 – Buruc,15-21 Allah’ın isimlerindendir. Çok ulu ve çok yüce, şan ve şeref sahibi demek olup, aynı zamanda da mucid, icad eden, gizliyi açığa çıkarıp aşikâr eden demektir. Allahcc, bu surede senden sende gizli olanı, senin hakikatini Lâ faili illallah açığa çıkarmanı istiyor. 8- KİTABULLAH Rum, 56 Allah’ın kitabı demektir. İnsan, akıl baliğ olduktan sonra ölünceye kadar geçen zaman içinde Allah’ın cc kitabını okuyup, hayatına uygulamak mecburiyetindedir. İnsan, hangi dinden, hangi dilden olursa olsun yaşadıkları, yaptıkları ve yapacakları Kuran’dandır. Bizler hayatımızda yaşadıklarımızın birer ayet olduğunun farkına varırsak ariflerden oluruz. 9- KUR’AN-I KERİM Neml,29 - Vakıa,77- 78 Kerem sahibi, ikram eden, rızık veren cömert, âl-i cenab, ahlâklı ve affedici. Ayet-i Kerime; ayetleri ile bize ikram eden, cömert Allah. 10- KUR’AN-I HAKİM Yasin,2 – Lokman,2. Hakim, hekim, hakem, hüküm, hikmet aynı fiilin kökünden gelir. Kur’an, Hak ile batılı, doğru ile yanlışı ayırmaya Hakem, adil ve adaletli olmada Hakim, maddi ve manevi şifa arayana Hekim, İslâmi yaşantı ve kurallarda hüküm ve Allah’ın cc ilim ve sırlarına vakıf olmada ise Hikmet kapılarının anahtarıdır. 11- TENZİL-İ KİTAP = Secde,2-Zümer,41-Casiye, 2- Ahkaf,2 . Bir şeyin bir miktarını çıkarmak, indirmek, tedricen peyderpey indirmek. Bu manası ile Kur’an-ı Kerim’in vahiy yoluyla peygamberimize indirilmesi. Kur’an-ı Kerim’de yine Kuran için “O âlemlerin Rabbinden bir tenzildir.” diye buyrulmaktadır. Daha birçok ayette Kur’an-ı Tenzil bu anlamda kullanılmıştır. 12- KİTAB-I MESTUR = Ahzab,6. Mestur; örtülü, kapalı, gizli, perdeli demektir. Kadınlar için kullanılır. Yaşmak veya peçe ile örtünen, açık gezmeyen, iffetli, namuslu “mesture” demektir. Kur’an-ı Kerim’de böyledir. O’nunla ilgilenmeyene, hayatını Kur’an’a adapte etmeyene, Kur’an ile içli dışlı, haşır neşir olmayana karşı kapalıdır. 13- KİTAB-I SADIK = Saffat,157. Doğru ve gerçek samimi arkadaş demektir. Kur’an-ı Kerim, Kitab’ı Sadık’tır. Kıyamete kadar hiçbir harfinde, ayetinde zerre kadar sapma olmayacaktır. Kur’an’da ne yazıyor ise bunlar dünyada veya ahirette tatbik edilip gerçekleşecektir. 14- KURAN-I ZİKİR Sad,1 – Kamer,17-22-40. Zikir; anmak, hatırlamak, yad etmektir. Anlatmak, açık söylemektir. Yalnız dil ile değil, kâlp ile ve gönül ile Allah’la cc meşgul olmak, Allah’a yakin olmaktır. Kur’an-ı Kerim’i okuyan kişi, Allah cc ile konuşan, kendini Allah’a daha yakin hissedendir. Bu manada Kur’an, Allah ve Resulûnü zikretmektedir. 15- KİTAB-I FUSİLLET = Fusillet,3 . Tafsil olundu kelime manası tafsilattan gelir “açık açık anlatıldı” demektir. Fusillet suresinde Kur’an’a inanmayan müşriklerin müstehak oldukları cezalar, geçmişteki inkârcı kavimlerin başlarına gelenler, Allah’ın cc varlık ve birliğinin delilleri, insanın rahatlık ve sıkıntılı zamanlardaki çelişik tavırları, Kur’an’ın nuzulündeki hikmetler, Mü’minlerin ahlâkı, dünyevi ve uhrevi mertebelerini açık açık anlatılmaktatır. Bu anlatılanların mücevher gibi kıymetli olduğunu bildirir. 16- KİTAB-I AZİZ Fusillet,41 . Çok değerli, derecesi yüksek, hürmetli ve muhterem demektir. Ayrıca kuvvetli, şerefli, yüce, ulaşamayacak, alt edilemeyecek ve karşı konamayacak kadar güçlü demektir. Ayrıca Esma-ül Hüsna’dandır. 17- KİTAB-I HAFIZ Kaf,4 – Vakıa,78. Saklayan, koruyan, muhafaza eden, himaye eden, Kur’an’ı ezberden okuyabilen, hıfzeden demektir. Bilgi data; insanın bugüne kadar yaşayıp, öğrendiklerini beyninde muhafaza etmesi, saklaması, bilgi birikimi demektir. 18- KURAN-I ACEB Cin,1-2. Hayat verici demektir. Cin topluluğu Kur’an-ı Kerim’i peygamberimizden dinledikleri zaman, Peygamberimize iman edip, yeni bir hayata Müslüman olarak başlamışlardır. 19– AHSENEL HADİS Zümer, 23. En güzel söz demektir. “Allah cc sözün en güzelini, birbiriyle uyumlu ve bıkılmadan tekrar tekrar okunan bir kitap olarak indirdi. Rablerinden korkanların, bu kitabın etkisinden tüyleri ürperir, hem bedenleri, hem gönülleri Allah’ın cc zikrine ısınıp yumuşar. İşte bu kitap, Allah’ın dilediğini kendisiyle doğru yola ilettiği hidayet rehberidir. Allah cc kimi de saptırırsa artık ona yol gösteren olmaz.” Zümer, 23 20– ALİY Zuhruf,4. Yüce ve ulu demektir. “O katımızda bulunan ana kitapta mevcut, yüce ve hikmetle dolu bir kitaptır.” 21– BELAĞ İbrahim,52 – Kaf,45. Belagatla yani düzgün ve sanatlı bir şekilde maksadını anlatan demektir. “Biz onların dediklerini çok iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorlayıcı değilsin. Tehdidimden korkanlara Kur’an’la öğüt ver.” Kaf, 45 22– BÜŞRA Neml,1-2. Müjdeleyen demektir. “Bunlar, Kuran’ın gerçeğini açıklayan kitabın ayetleridir. Mü’minler için bir hidayet rehberi ve bir müjdeleyicidir.” 23– BEŞİR Fussilet,4. Allah cc tarafından insanları korkutmak ve müjdelemekle gönderilen demektir. “Bu kitap müjdeleyici ve uyarıcıdır. Fakat onların çoğu yüz çevirdi. Artık dinlemezler.” 24– MUTAHHAR Abese 14. Arınmış tertemiz demektir. 25– MERFUA Abese, 14. Yüceltilmiş demektir. 26- MUHKEM HÛD, 1. Sağlam, güçlü ve dayanıklı demektir. “Hikmet sahibi her şeyden haberdar olan tarafından ayetleri sağlamlaştırılmış, sonrada açıklanmış bir kitaptır.” 27– BURHAN Nisa,174 – En’âm,149 – Enbiya,24 – Furkan,33. Delil, ispat ve doğru ön hükümler ile yapılan kıyas demektir. Onların sana getirdikleri hiçbir delil yoktur ki, sana doğru sunu ve daha açığını getirmeyelim.” 28- ÜMMÜL KİTAP Zuhruf, 4. Aslı bozulmamış, ilk günkü gibi orijinal demektir. Bir şeyin aslı esası, temeli, anası demektir. Kur’an-ı Kerim 104 kitabın anasıdır. Bütün kitaplar deforme olmalarına rağmen Kur’an, bu kitapların hepsini hiç bozulmadan, orijinal şekilde kendi içinde topladığından, “Ümmül kitap” bütün ilahi kitapların anası demektir. Kur’an-ı Kerim’de üç anlamda kullanılmıştır. 1 – Levh-i Mahfuz; bütün semavi kitapların asıllarının kendisinde bulunması ve ikinci merhalede oradan alınarak Cebrail vasıtası ile Peygamberlere indirilmiş olması sebebiyle Levhi Mahfuza bu isim verilmiştir. 2 – Kur’an-ı Kerim’in muhkem ayetleridir. Bu ayetler yazıldığı gibidir. Hiçbir şekilde başka manalara çekilemez. 3 - Kuran’ın ilk suresi Fatiha. Bu sureye aynı zamanda Ümmül Kuran’da denilmektedir. Cenab-ı Resulullah’a okuma yazma bilmediğinden “Ümmi” denilse de, esasında bütün peygamberlerin ahlâk ve fazilet bakımından en üstünü, en şereflisi “Rahmetenlil âlemin” olarak Allah’ın habibi sevgilisidir. Dolayısıyla bütün peygamberlerin anasıdır, çünkü hepsi ruhaniyet olarak O’nun nurundan halk edilmişlerdir. Değerli dostlar, yukarıda Kuran’ı Kerim’in kendisine lâyık görülen bu isimlerinin çoğu Esma-ül Hüsnadan Allah’ın güzel isimleri olsa da, insan ve Kur’an ikiz kardeştir hadisince Kur’an’ın bu isimleri ve özellikleri Allah’ın peygamberlerinde, velilerinde, Mukarrebun olan kâmil mürşidlerinde vardır. Bizler Kur’an-ı Kerim’e kitap olarak bu kadar sevgi, saygı, hürmet ve ihtimam gösteriyorsak Kur’an’ın ikiz kardeşi olan canlı Kur’an’a insan saygımız, sevgimiz ve hürmetimiz namütenahi olmalıdır. Çünkü Kitab-ı Kur’an’ı bizlere şerh edip anlatan ve öğreten Kur’an-ı Natık olan insandır. Rabbim bizleri Kur’an’ı Natık olanla haşreylesin. Enver Efe İstanbul,

kuranı kerim mealinden allahın kuranda geçen isimlerinden 5 tanesi