Onusevdiğinizi ve geri dönmesiniz beklediğinizi söylediğiniz erkek, sizi 2 gün sonra başkasıyla gördüğünde emin olun koşa koşa size geri dönmez. Tam tersine samimiyetinize inanması gerektiğini düşünür ve dönmemek üzere gider, sizde sahte aşk oyununuzla baş başa kalırsınız.
9hsh7B. Rafet El Roman Bir Damla Sevgi Şarkı Sözleri Albüm 2006 Gönül Yarası Rafet El Roman Bir Damla Sevgi Ben nerde yanlış yaptım Seviyorsundur sandım Bir damla sevgi için Sana yalvardım yakardım Yanlış yaptım Seviyorsundur sandım Bir damla sevgi için Sana yalvardım yakardım Olmadı Umutlar bitti Bir anda tükendi Sonunda yoruldum Bitiyormuş sevgiler Ah aldandım Olmaz biliyorum Artık sevemezsin eskisi gibi yine Geçen her günümde kahroldum Ah harcandım Çağırsam geri gelir mi Biten her şey eskisi gibi yaşanır mı Ben nerde yanlış yaptım Seviyorsundur sandım Bir damla sevgi için Sana yalvardım yakardım ah Yanlış yaptım Seviyorsundur sandım Bir damla sevgi için Sana yalvardım yakardım Olmadı Çağırsam geri gelir mi Biten her şey eskisi gibi yaşanır mı Ben nerde yanlış yaptım Seviyorsundur sandım Bir damla sevgi için Sana yalvardım yakardım ah Yanlış yaptım Seviyorsundur sandım Bir damla sevgi için Sana yalvardım yakardım oof Yanlış yaptım Seviyorsundur sandım Bir damla sevgi için Sana yalvardım yakardım ah Yanlış yaptım Seviyorsundur sandım Bir damla sevgi için Sana yalvardım yakardım Olmadi Besteciler Mehmet Hakan
Henüz gençken sevilmek ve ayrıca sevmenin ne olduğunu bilmek çok önemli değil mi? Fakat bana öyle geliyor ki, çoğumuz ne seviyoruz ne de seviliyoruz. Ve sanırım, henüz gençken bu sorun üzerinde çok ciddi düşünüp onu anlamak şarttır; zira o zaman belki sevgiyi hissedecek, onun niteliğini, kokusunu bilecek kadar duyarlı olabiliriz. Böylece yaşımız ilerlediğinde sevgiyi büsbütün yitirmeyiz. Öyleyse gelin bu mesele üzerinde duralım. Sevmek ne demektir? O bir ideal, çok uzakta ulaşılmaz bir şey midir? Her birimiz günün değişik zamanlarında sevgiyi hissedebilir miyiz? Duygudaşlık, anlayış göstermek, hiçbir çıkar gözetmeden doğallıkla birine yardım etmek, içtenlikle nazik davranmak, bir bitkiye veya köpeğe bakmak, arkadaşa, komşuya cömert davranmak, sevgiden kastettiğimiz şey bunlar değil midir? Sevgi içinde kini değil de bitimsiz bir affediciliği barındıran bir hal değil midir? Ve henüz gençken sevgiyi hissetmemiz mümkün değil midir? Henüz gençken çoğumuz bu duyguyu hisseder Bir köylüye, bir köpeğe, zavallı ve çaresiz olanlara karşı içimizde birdenbire dostane duygular yeşerir. Ve bu duygunun devam etmesi gerekmiyor mu? Her zaman gününüzün bir kısmını başkalarına yardım etmeye, bir ağaca veya bahçeye bakmaya, ev ahalisine yardım etmeye ayırmalısınız. Bu sayede yetişkinliğe adım atarken hiçbir çıkar ve zorlama olmadan kendiliğinden anlayışlı olmanın ne anlama geldiğini öğrenirsiniz. Bu gerçek sevgiye sahip olmanız gerekmiyor mu? Gerçek sevgi yapay şekilde ortaya çıkmaz, onu hissetmelisiniz; veliniz, anne babanız, öğretmenleriniz de onu hissetmeliler. Çoğumuz gerçek sevgi duymuyoruz; başarılarımızı, özlemlerimizi, bilgimizi fazla umursuyoruz. Kendimizi yapıp ettiklerimize veriyoruz ve sonunda bizi mahvedecek çok önemli işler yapmak istiyoruz. İşte bu nedenle henüz gençken odanızın çekip çevrilmesine yardım etmek ya da kendi diktiğiniz birkaç ağaca bakmak veya hasta bir arkadaşınızın yardımına koşmak çok önemlidir. Böylece içinizde sempati, ilgi ve cömertlik duyguları fi lizlenir. Gerçek cömertlik salt zihinsel bir şey değildir ve elinizdeki şey ne kadar az olursa olsun onu başkalarıyla paylaşma isteğini size kazandırır. Eğer henüz gençken bu sevgi, cömertlik, nezaket, incelik duygularına sahip değilseniz, yaşınız ilerlediğinde sahip olmanız çok güçleşir; ama eğer şimdiden sahip olmaya başlarsanız belki o zaman aynı duyguları başkalarında da uyandırabilirsiniz. Sempati ve sevgiye sahip olmak korkudan arınmayı ima eder, değil mi? Ne var ki sizin de gördüğünüz gibi, bu dünyada korkusuz, .kişisel bir dürtüye kapılmadan eyleme geçerek büyümek çok zor. Yaşlı insanlar bu korku meselesini hiç düşünmemişler ya da günlük varoluşu hesaba katmadan çok soyut düzlemde ele almışlar. Siz daha çok gençsiniz, gözlemliyor, sorguluyor, öğreniyorsunuz ama korkuya neyin yol açtığını görüp kavramazsanız, siz de o yaşlılar gibi olursunuz. Korku yabani bir ot gibi serpilip büyür ve zihninizi sarmalar. Dolayısıyla içinizde ve çevrenizde olan biten her şeyin farkına varmalısınız öğretmenlerin nasıl konuştuğunun, anne babanızın nasıl davrandığının ve onlara nasıl karşılık verdiğinizin. Bu sayede korku meselesini fark edip kavrayabilirsiniz. Çoğu yetişkin insan bir tür disiplinin gerekli olduğunu düşünür. Disiplinin ne olduğunu biliyor musunuz? Yapmak istemediğiniz bir şeyi yapmaya zorlayan bir işlemdir. Disiplinin olduğu yerde korku da vardır; öyleyse disiplin sevginin yolu değildir. Bu nedenle her ne pahasına olursa olsun disiplinden sakınılmalıdır. Disiplin dayatma ve zorlama yoluyla sizi gerçekte anlamadığınız bir şeyi yapmaya iter ya da bir ödül sunarak sizi o şeyi yapmaya ikna eder. Eğer bir şeyi anlamıyorsanız o şeyi yapmayın ve kendinizi yapmak zorunda hissetmeyin. Açıklama isteyin; inatçılık etmeyip meselenin aslım öğrenmeye çalışın. Böylece korkudan kurtulursunuz ve zihniniz çok esnek ve kıvrak olur. Eğer anlayışa kavuşmadan sadece yetişkinlerin otoritesinin dayatmasıyla hareket ediyorsanız, kendi zihninizi bastırıyorsunuz demektir ki o zaman korku ortaya çıkar ve bir ömür bir gölge gibi peşinizden gelir. İşte bu nedenle herhangi bir düşünce veya eylem biçimine göre disiplin altına sokulmamak çok önemlidir. Fakat çoğu insan böyle düşünmüyor. Sözde sizin yararınız için size bir şeyler yaptırmak istiyorlar,İşte bu sizin “yararınız” için size bir şey yaptırma işlemi duyarlılığınızı, anlama kapasitenizi ve dolayısıyla sevginizi yok ediyor. Zorlamaya veya iknaya karşı çıkmak çok zordur, çünkü çevremizdeki dünya çok güçlü; fakat eğer anlamadan teslim olup işlerimizi yürütmekle yetinirsek düşüncesizlik alışkanlığına saplanırız ve daha sonra bu alışkanlıktan kurtulmak giderek zorlaşır. Öyleyse okulunuzda otorite, disiplin olmalı mıdır? Yoksa öğretmenleriniz sizi bu konuları tartışmaya, enikonu inceleyip kavramaya mı teşvik etmeliler? Bunu yaparlarsa siz de büyüdüğünüzde dünyaya karışıp hayatın sorunlarını akıllıca göğüsleme potansiyeline sahip olgun insanlar olursunuz. Herhangi türde bir korku duyuyorsanız bu derin zekâya sahip olamazsınız. Korku sizi köreltir, inisiyatifinizi frenler, sempati, cömertlik, şefkat, sevgi adını verdiğimiz o alevi söndürür. O halde belli bir eylem biçimine göre disiplin altına sokulmanıza izin vermeyin, aksine keşfedin, yani sorgulamaya, araştırmaya zaman ayırın; keza öğretmenleriniz de zaman ayırmalı. Eğer zaman yoksa yaratılmalı. Korku çürümenin kaynağı, bozulmanın başlangıcıdır ve korkudan kurtulmak bütün sınavlardan ve bütün diplomalardan çok daha önemlidir. Dinleyici Saf sevgi nedir? Krishnamurti İçsel, asıl sevgi nedir? Bunu mu soruyorsunuz? Dürtüşüz, çıkarsız sevgi nedir? Dikkatli dinlerseniz öğrenirsiniz. Biz soruyu ele alıyoruz, cevap aramıyoruz. Matematik çalışırken ya da bir soruyu sorarken çoğunuz sorunu anlamak yerine daha çok cevabı bulmakla ilgileniyorsunuz. Eğer soruyu inceler, içyüzünü araştırır kavrarsanız cevabın sorunun içinde yattığım fark edersiniz. Öyleyse gelin sorunun ne olduğunu anlayalım ve ne Bhagavad’da, ne Gita’da, ne Kuran’da, ne Incil’de, ne de herhangi bir profesörde veya hatipte cevabı bulma derdine düşmeyelim. Eğer soruyu layıkıyla anlarsak cevap kendiliğinden ortaya çıkacaktır, çünkü cevap sorudan ayrı bir şey değil, aksine sorunun içindedir. Soru şu Dürtüsüz sevgi olur mu? Kendimiz için bir şey istemeden, çıkarsız sevebilir miyiz? Sevgimize karşılık bulamasak bile incinmeden yine sevebilir miyiz? Eğer size arkadaşlık teklif ediyorsam, siz de geri çeviriyorsanız, gücenirim değil mi? Bu gücenme duygusu arkadaşlıktan, cömertlikten, sempatiden mi doğuyor? Kuşkusuz gücendiğim sürece, korku var olduğu sürece, ileride bana yardım etmeniz beklentisiyle size yardım -başka deyişle hizmet- ettiğim sürece sevgi varlık kazanamaz. Eğer bunu anladıysanız cevabı bulmuşsunuzdur. Jiddu Krishnamurtı KaynakYeni Bir Yaşam Öğrenme ve Anlam Arayışı Üzerine
Gülben Ergen Fotoğraf Emre YunusoğluOluşturulma Tarihi Nisan 25, 2017 1652Doğan Hocam benim. Varlığı bana iyi gelenim. Sanki imdat desem yetişecek gibi gelir bana Doğan Abi’nin varlığı, kitapları, söylemleri... Dost, abi, baba, dede, arkadaş, sırdaş, öğretmen, insan gibi insan... “Savaşçı” kitabı sayesinde tanıştım onunla. Sonra “İçimizdeki Çocuk”, sonra “İnsan İnsana Sohbetler”, sonra “Gerçek Özgürlük” geldi. Sanki günlerce oturup dertleştik, sanki çocuklarımla tanışmasa da ruhen bizim ailemizin en tatlı, en saygın ferdiydi... Bugün okuyacağınız sohbetimizi “Geliştiren Anne-Baba” üzerine yaptık. Anne-baba olabilmenin erdemlerini, kendinden geçebilmenin ve her şeyden önce anne baba olabilmenin değerini konuştuk... Tanıdığım için şükrettiğim bir büyüğüm benim Doğan Cüceloğlu... Kitaplarını mutlaka ama mutlaka rehber edinin kendinize.◊ Çocuk gelişimi ile ilgili sayısız kitap yazdınız. Gelişim açısından olmazsa olmaz beş maddeniz nelerdir?- Birincisi, anne-babanın çocukla ilk kez karşı karşıya geldikleri, kucaklarına aldığı anda bu çocuk kim?’ konusunda fikir sahibi olmaları. Bu oldukça önemli. O çocuk akıl almaz, muhteşem bir potansiyel. Bunu kalıplayacak mısın yoksa geliştirecek misin? Niyetin ne? İkinci önemli madde bu.◊ Anne-babaların niyeti ne olmalı? - “Bu çocuk bana hizmet etmek için mi geldi yoksa ben onun gelişimi için ne yapabilirim, ben ona nasıl hizmet edebilirim” diye mi bakıyorsun. Bu ikisinin arasında çok fark var. Bir makinenin parçası gibi uydurmaya mı çalışıyorsun yoksa eline verilmiş bir tohum gibi beslemek, yetiştirmek için çiftçilik mi yapmak istiyorsun.◊ Diğer önemli maddeler neler?- Üçüncüsü, “ben kimim, kendimi tanıyor muyum” sorusu. Anne-babalarının kendi çocukluklarını tanıyıp tanımadıkları, yaralı yerleri olup olmadıkları çok önemli. İnsanın çocukluğu ana vatanıdır. Ana vatanları ile temas halindeler mi? Kendi çocuklarını ana vatanlarından mahrum bırakmadan yaşatmaları gerekir. Dördüncüsü, bu niyete sahip olan bir insan olarak neyin farkında olmam lazım? “Bu çocukla ilişki kurduğum zaman nasıl çiftçilik yapacağım?”. Çiftçiliğin kuralları var. “Nelerin farkında olmam lazım?” sorusunun sorulması gerekli. Beşincisi ise nasıl bir aile ortamı olmalı ve hangi değerleri yaşamalı. Bunu şöyle açıklayabiliriz. Ailede hakikate saygı var mı? Olanı olduğu gibi görme özgürlüğümüz var mı?SAYGININ OLMADIĞI YERDE SEVGİ TUTSAKLIĞA DÖNÜŞÜR◊ Anlaşmazlık da zor şartlarda buna dahil değil mi? Durumu olduğu gibi kabul etmek mi önemli olan?- Aynen öyle. Ayrıca kendi etki alanımız içinde yapabileceklerimizin farkına varıp onunla dürüst olarak yüzleşmemiz gerek. Sonrasında da şükür duygusu içinde yapabileceklerimizi yapmaya koyulmak. Değerler bunu yönlendirmeye başlıyor önemli ama saygı da önemli. Saygının olmadığı yerde sevgi tutsaklığa dönüşür. Saygı olduğunda içinden bir şey geldiği zaman bile “Hop, bir dakika, bunu böyle yapmayacağım, çünkü saygılıyım” diyorsun. Böylelikle özgüven, saygı, güven yerine yerleşmeye başlıyor ailede. Böylece hak ederek kazanma, gelişme ve ödül alma süreçleri başlıyor.“Gelişen Anne-Baba” kitabımda da bunun üzerinde çok durdum. Kitapta ısrarla üzerinde durduğum iki kavram var. Birincisi, çocukla sohbet içinde olun. İkincisi, sohbet içinde olurken tanıklık yaptığınızın farkında olun. Çünkü o tanıklık süreci içerisinde çocuk kendini ve kimliğini keşfediyor.◊ Biraz açar mısınız?- Mesela çocukla annesi konuşuyor diyelim. Çocuk “Anne, biliyor musun şu bana küfretti” ya da “Kuş geldi kediyi rahatsız etti” gibi şeyler bir durumda yargılamadan, kalıba sokmadan önce “Sana küfür mü etti” diyerek tekrar etmek, duyduğunu belli edip “Acaba niye küfretti” diyerek konuşmaya başlamak yavaş onun algılamasını takip ederek yaşamla ilgili olan biten süreçleri farkına varması için kapı açmaya başlıyorsun.◊ Ebeveynlerle çocuklar arasında bir dertleşme sorunu yok mu sizce? Çiftler birbirleriyle bile dertleşemiyor, kaldı ki çocuklarıyla dertleşecekler...- Var. İki insan birbirinin farkına vardığında iletişim başlıyor. İletişim başlar başlamaz genlerimizde olan 6 boyut hissiyat düzeyinde ortaya Önemseniyor muyum?2- Olduğum gibi kabul ediliyor muyum yoksa ötekileştiriliyor muyum?3- Değerli miyim?4- Hata yapmama izin veriyor mu? Bana güveniyor mu?5- Emek ve zaman vermeye değer miyim?6- Aynı ekipten miyiz?Hem ait olmak hem de birey olmak çocuklar yeni yürümeye başladıklarında anne-babasının tutmasını istemez. Kendi yürümek kendi yürümeye başladığı zaman arkaya dönüp size baba eğer bakmıyorsa arar, bulamazsa da ağlar.◊ Bu davranışın nedeni nedir?- Çocuk şunu diyor. “Elimi tutma ama orada dur ve bana bak”. “Ben hem özgür olmak istiyorum hem de ait olmak istiyorum” demeye bir yaşam dansı bu. Hepimiz ait olmak istiyoruz. Yaşam bir ekip işi. Yapılan araştırmalar sonucunda bebek doğduktan 6 saat sonra “Güvende miyim ve kabul ediliyor muyum” sorularını kucaklamasında ve sesinin tonunda bunu arıyor. Bulamazsa beyin gelişim salgılarını EDEPTEN KAYNAKLIDIR◊ Utançla ilgili “üzerini örterseniz kök salar” diyorsunuz...- Evet. Utancın üzerini örterseniz kök salar. Hayvanlar aleminde utanç ve ayıp diye bir şey yok. İnsanlarda kendi yaptıklarını yargılayan, bir başkasının gözüyle baktıklarında utanç ve ayıp işin içerisine girmeye farkına vardıkları zaman yani “ben şimdi başkasının gözüyle, yargılayan bir gözle bakıyorum, ondan dolayı anlama yerine yargılama süreci içerisindeyim” diye düşündüğü anda yavaş yavaş özgürlük kazanmaya bir durumda “başkalarının hayatında rahatsızlık yarattım, bu bana yakışan bir şey değil” düşüncesi oluyorsa bu sağlıklı bir duygudur. Yani utanma duygusu. Utanma edepten sağlıklı olarak yaşaması için utanma duygusunun olması önemlidir. Fakat utanç olunca “Varoluşumda bir bozukluk var” duygusu yaratıyor. Çok kansere götüren bir hadisedir.◊ Aileler bu konuda nasıl davranmalı?- Bir olay anlatayım. Bir çocuk büyük bir gemi gördü ve babasına söyledi. Babası kafasını kaldırıp o gemiye döndü annesi de çocuğun gösterdiği gemiye bakmadı. Çocuk 3 kez annesine ve babasına gemiyi göstermeye çalıştı ama ikisi de en sonunda patladı, “Sus, kapa çeneni artık” diyerek bağırdı. Çocuk bir anda başını eğdi ve iliklerine kadar utandı herkesin içim sızladı anlatamam. Baba ve anne kötü insanlar değil. Evladı için canını verir ama iletişimi bilmiyor. İnsan ilişkileri konusunda çok büyük cehaletimiz var. ◊ Babanın o davranışı çocukta nelere zarar verdi?- O davranışıyla “Sen önemsizsin, sende bir bozukluk var, sen değersizsin, sana güvenmiyorum, seni sevmiyorum ve sen mendilim gibi bana aitsin” dedi.◊ Peki, ne yapmalıydı?- Önce o gözlere bir bakarsın. Bu 5 yaşın heyecanı dersin. Bu çocuk dünyayı bunu bana nasip etti. Oğlum o heyecanı yaşayıp ilk bana döndü. En güçlü tanığı benim şu anda. Orada dönüp 15 saniye gemiye baksa her şey çok farklı davranışıyla “Önemlisin, sende bir bozukluk yok, değerlisin, sana güveniyorum, seni seviyorum ve biz birbirimize aitiz” derdi. Ve yaşam coşkuya girerdi. Beyin ona göre yapılmış. Beyin bu 6 boyutu sürekli takip İÇİN DEVAM ETTİRİLEN EVLİLİKLER...◊ Boşanmamasının sebebini çocuklarına yükleyen ailelere ne söylersiniz?- Çocuk için sağlıklı olan, sağlıklı aile ortamıdır. O sağlıklı ortam bozulursa çocuk zarar görür. Karı-koca ilişkisi sağlıklı değilse, onu sağlıklı hale getirmek için boşanmak gerekiyorsa boşanmak lazım. Çocuklar için devam ettirilen evlilikler çocukların hayrına olmuyor. Kadın kendi yetiştirilme tarzından dolayı yaşamı göğüsleme cesareti gösteremeyebiliyor. Bunu da söyleyemiyor. Bu hiç sağlıklı bir şey değil. Çocuklar ileride bunu hissediyor ve öfke dolu oluyor. Bazı durumlarda anne ya da baba çocuğu boşandığı kişiye karşı kullanıyor. Ve bunu eninde sonunda geri tepiyor ama bunu - Ev ödevleri çocukları nasıl etkiliyor...- Ebeveynler ergenlik döneminde nasıl davranmalı...- Kaygı için ne yapılmalı.. YAZ GELSİN MAKYAJI MAKYAJ SIRLARI
182204 Karşı tarafın yaptığı bir hata sonucu büyük kavgayla 5 yıllık ilişki bitti. 3 haftaya yakın olacak ayrıyız. Hiç konuşmamız olmadı. Başta kendisi suçlu olmasına rağmen her yerden engelledi, sonra engeller kalktı, sonra tekrar engelledi daha dün. Ablası aracılığıyla kavgada söylenen laflardan sonra bittiğini söylüyor. Halbuki onun yaptığı hatadan bitti. Hem yaptığı hatayı kabullenmiyor, hem engelliyor kaldırıyor tekrar engelliyor. Ben anlamadım napmak istiyor. Bir kız olarak yaptığı hatanın üstüne ben yazamam ama onuda çok özlüyorum. Sizce yazar mı, geri gelir mi? Bu Soruna Üretilen Çözümler bekle sana dönücek yazıcak yada yazma uzun süren bir ilişki bu kolay kolay biraz kendiyle olmak istiyor sure sonra seni özleyecek ve seni hic üzme beklemek biraz sabir gerektiriyor ama bekle sen beklersen ilişkin daha saglam adimlarla devam eder. evet seni arayacak ama önce bir ayrılığın zevkini alacak. yeni insanlarla görüşür, sosyalleşir. sonra geçer, aklına sen gelirsin. ama 3 ay, ama 5 ay, ama 6 ay ama 1 yıl ama 2 yıl. o döndüğünde sen orada olur musun, o ayrı. ama o bunu göze alıyorsa bir kadın olarak maalesef sen de almalısın. sen ararsın, barışırsın alttan girersin üstten çıkarsın. 1 ay daha gider, yine patlar. 5 yılsa 5 yıl, bunu yapmak çok zor biliyorum ama arkasına bakmayanın arkasından bakmamak gerekiyor. hayatına dön, işin gücün varsa çalış, yoksa iş ara, bir meşgalen varsa devam et, oyala kendini. sen de yeni çevrelere gir. bir şey olacaksa zaten oluyor, kimse engel olamaz buna. Engeli kaldırması sen hala aklımdasın. 5 yıllık ilişkiyi bir anda bitirmek kolay mı ? Seni unutamaz. Nere dönse sen aklında olacaksın. Ona aldığın hediyeler hep seni hatırlatacak. İllaki sana yazacak veya arıyacak. Sabırlı ol. Hiçbir şekilde iletişim kurma. Asla üzgün olduğunu belli etme. Senden daha çok uzaklaşır. Yuo tupe da giden sevgili nasıl döner videoları var. İzleyebilir fikir alabilir sin. Kendini acindirma ağlama. Dik dur. Onsuzda hayata devam edebileceğini ona hissettir. Sana dönüşü başlayacaktır. Sosyal medyayı kullan. Arkadaşlar onla gez dolaş . Onlarla mutlu bir fotoğrafı paylaş sana dönüşü başlayacaktır. Eğer çok seviyorsan ve yazmak istiyorsan yaz gurur mutluluğundan daha önemli değil yarın ne olacağı belli değil özür dilersin kabul etmezse unutmaya çalışırsın eğer gururunu yenemiyorsan da kesin geri dönecektir engeli kaldırması bunu gösteriyor yazıp yazmamak arasında kalıyor ona biraz yol göstermelisin erkek acı çeker ilk giden son giden önemli değil bana göre 5 yıllık ilişkim 25 gün önce bitti. erkeğim. karşısı bitirdi hatalarımı analiz ettim vb vb son kavgada haksız oydu ama deli gibi özledim ve ben yazdım istemediğini söyledi deliler gibi ağladım ona rağmen ilişkimiz hakkında bişey en azından cevap verdi vefalıdır gittim inme geçirdim bacaklarımı 1 hafta kullanamadım ona rağmen birşey yapmadı umarım iyi olursun ki değmiyor inan bana biten bitiyor düzeltmekle zaman harcamak yerine kişisel gelişim yapmanı öneririm cidden ruha ve hayata çok faydası oluyor Sanirim az once benim sorumu yanitladiniz. Ben de sizinkini yanitlayayim. Benim iliskide de aynisi oldu hatali olduğu halde hatasini anlayip ozur dilemeden engelledi gitti dedigim gibi 5 gundur engelliyim onda. Aradiğim halde telefonda ağladiğimiz halde ayni hatalar olacak diye birlesmek istemiyor seviyor ama istemiyor. Aradan 3 hafta gecmesine ragmen sizin engelinizi kaldirmis bu demektir ki hala aklindasiniz. Belki o da sizin gibi dusunuyordur o hatali ben hakliyim gibisinden. Bu iliskinin kizi erkeği olmamali. Kiz veya erkek seviyorsaniz yazin arayin bir seyler yapin. Koskoca 5 yildan bahsediyoruz gurur yapmayin Belli seni cok seviyorum ondan dolayı emgeli bi kaldırım tekrar engelliyor ,aranzda gecen kavga nedir kim daha suclu bilemem ama çözülecek bişeyse zaman gecmeden bi şekilde yüzyüze oturup konuşarak halletmrye çalışın ikinizde gurur yaparsanız biter bu ilişki çol üzülürsünuz sonuc olarak ,belli ki erkekte seviyor baya ama gururlu senin mesaj atıp gönlünu almanı istiyor ondan mesaj yazmyor ama sürekli sana bakıyor acaba bensin ne yapıyor beni unuttumu yoksa oda bana bakyormu merak ediyor ,bu ilişkide bence erkek çok üzülecek ilk giden hep daha çok sevmiştir bana göre kalan çabuk unutuyor neden biliyor musun ?kalan zannediyor ki giden sevmediğinden gitmiştir ondan dolayı unutmaya çalışır ve unuturda ,,ama giden verdiği tepkinin fazla olduğunu düşünüp en sonunda sevgisi ağır basıp geri döner ama iş işten gecmiştir kalan unutmuştur onu ....yani sen sen ol uzatma bunun gururu bunun kimin hatalı olduğu önemli değil daha yeni 3 hafta olmuşken fazla zaman gecmeden konuşun ve halledin yoksa geri dönülmez olduğunda bu siteye 2 üye aktiv olacak 3 4 ay sonra seni ne kdar sevdiğini anlatacak buralarda senden kaybetmessin konuşun yüzyüze hemen yarn
Bu konu çözüldü olarak işaretlenmiştir. Çözülmediğini düşünüyorsanız konuyu rapor edebilirsiniz. 1 Bu aralar laptop bakıyorum ve bir sürü Laptop'un stoğunun bittiğini fark ettim. Sizce haziran başlarında Türkiye Corona'dan kısmen kurtulursa Temmuz başlarında stoklar geri gelir mi? Son düzenleyen Moderatör 20 Mayıs 2020 Jang Geum'un Danji Yemeği 20 Mayıs 2020 Yeni nesil bileşenler gelince genelde eskilerin üretimi azalıyor. Belki gelir eski nesil de. Ondan yana çok bilgim yok. Ryzen 5 3500U gelir herhalde, gelmezse bile onun alternatifi gelir. Markalar alternatif çıkartmayı seviyor. 2 10. Nesiller gelir diye tahmin ediyorum. 3 10. Nesiller gelir diye tahmin ediyorum. Sanırsam işlemci ile ölçülüyor bu, R5 3500U işlemcisi var sizce gelir mi? Bu laptop. 4 Yeni nesil bileşenler gelince genelde eskilerin üretimi azalıyor. Belki gelir eski nesil de. Ondan yana çok bilgim yok. Ryzen 5 3500U gelir herhalde, gelmezse bile onun alternatifi gelir. Markalar alternatif çıkartmayı seviyor. 5 Yeni nesil bileşenler gelince genelde eskilerin üretimi azalıyor. Belki gelir eski nesil de. Ondan yana çok bilgim yok. Ryzen 5 3500U gelir herhalde, gelmezse bile onun alternatifi gelir. Markalar alternatif çıkartmayı seviyor. Teşekkürler 6 Sanırsam işlemci ile ölçülüyor bu, R5 3500U işlemcisi var sizce gelir mi? Bu laptop. Ne için kullanmayı düşünüyorsun bilgisayarı? 7 Ne için kullanmayı düşünüyorsun bilgisayarı? Kodlama ve photoshop gibi işler 8 Kodlama ve Photoshop gibi işler. Anladım. Oyunlarda düşük performans alabilirsin. Ryzen mobil işlemcilerde ısınma yoluyla değil güç şeklinde bir kısıtlama var. Belli bir TDP ulaşınca bu sürede tabi çok güç çekince kısa sürede hızını düşürüyor. Ryzen Controller ile bu durumu çözebiliyorsun, ama ne kadar stabilize ve güvenli çalışıyor bilmiyorum. Intel'de ise ısındığı süre kadar performans verip ve bir limit veriliyor. Intel'de de Throttlestop yazılımı ile gücü biraz çekip belli stabilizeye göre ayarlıyorsun. Burada bile farkları var birbirlerinin zıttı 9 Anladım. Oyunlarda düşük performans alabilirsin. Ryzen mobil işlemcilerde ısınma yoluyla değil güç şeklinde bir kısıtlama var. Belli bir TDP ulaşınca bu sürede tabii çok güç çekince kısa sürede hızını düşürüyor. Ryzen Controller ile bu durumu çözebiliyorsun, ama ne kadar stabilize ve güvenli çalışıyor bilmiyorum. Intel'de ise ısındığı süre kadar performans verip ve bir limit veriliyor. Intel'de de ThrottleStop yazılımı ile gücü biraz çekip belli stabilizeye göre ayarlıyorsun. Burada bile farkları var birbirlerinin zıttı Sence Temmuz'un ortalarında fiyatı 3500 TL altına düşebilir mi? 10 Dolar artarsa fiyatı artar. O kesin. Kalanı ekonomik, bilmediğim yerler İndirim olur mutlaka ama.
biten sevgi geri gelir mi